AKEL Kıbrıs Masası Şefi Tumazos Çelebis, Kıbrıs sorununa BM’den farklı bir çözüm getirebileceğini düşünenlerin yanıldığını belirterek “Siyasi eşitliği kabul etmezsek, çözüm olmaz” dedi.
Tumazos Çelebis, Haravgi’ye verdiği söyleşide, 2017 Crans Montana çöküşünden beri çıkmazın devam ettiğini ve müzakerelerin yeniden başlamasının kolay olmadığını belirtti. Çelebis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in, itibarsız addedilen Anastasiadis’in politikasının şekillendirilmesine ortak olması nedeniyle Rum yönetiminin uluslararası alanda yaşadığ ıitibarsızlık sorununun devam edeceğini kaydetti.
Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin iki devletli çözümü söylem ve politikasına dönüş yaptığını hatırlatan Çelebis, Rum yönetiminin, müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesi gerektiği söyleminin yeterli olmadığını belirtti.
Tumazos Çelebis, Nikos Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Guterres’in bu söylemini kabul ettiğini söylemekle birlikte, “ana uzlaşıları iptal eden yeni fikirler ortaya koyduğu için ikna edici olmadığını”, bu nedenle Guterres’in de artık müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi ifadesini kullanmadığını hatırlattı. Çelebis, “Anastasiadis’in, bizi 1960 Anayasası’ndan da geri götüren demagojik söylemiyle aslında reddettiği siyasi eşitlik konusu. Siyasi eşitliği kabul etmezsek çözüm de olmaz.” dedi.
Çelebis, uluslararası toplumun, eski Dışişleri Bakanı olarak Anastasiadis’in “çıkmaz politikasına önemli katkıları olan Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in nasıl davranacağını görmeyi beklediğini ve Rum tarafının bu sefer söylediklerini kastedip etmediğini görmek için zaman tanıdığını kaydetti.
Tumazos Çelebis, AKEL’in, AB’nin Kıbrıs sorununa daha aktif müdahil olmasıyla hiçbir sorunu olmadığını söylemekle birlikte, endişelerini özetle şu cümlelerle izah etti:
“Aynı söylemi eski başkan, 2013’te seçildiğinde kullanmıştı ancak AB’nin daha aktif müdahil olması haricinde, özellikle Crans Montana’da cereyan edenlerle AB ile köklü anlaşmazlığa düştük. Mogherini o zaman Türkiye’yi tavrından dolayı övmüştü. Dolayısıyla daha aktif müdahil olmasının ne anlama geldiği açıklığa kavuşturulmalıdır. Esasen de AB ilke ve değerleri temelinde bir çözümün Kıbrıslı Rumların ölçülerine göre kesilip biçilecek bir çözüm olacağı yanılgısına kapılmamalıyız. AB’nin dayandığı ilke ve değerler uluslararası hukukun ve BM anayasasının temel ilkeleriyle aynı ve değişmezdir. Dolayısıyla AB’nin bize BM’nin sağlayacağından farlı bir çözüm getirebileceğini zannedersek kendi kendimizi kandırırız. Basit bir örnekle anlatayım: Anastasiadis’in kaç kez Bakanlar Kurulu’nda bir olumlu Kıbrıs Türk oyu hakkında olumsuz konuştuğunu ve dünyanın hiçbir yerinde böyle uygulamalar olmadığı iddiasını işittik? An ak dünyanın birçok ülkesinde hem bireysel hem kolektif hakların tesis edildiği düzenlemeler geçerlidir. Örneğin Belçika’da Valonlar ve Flamanlar’ın Bakanlar Kurulu’nda eşit temsiliyetleri var ve dolayısıyla öteki toplumun olumlu oyu olmadan hiçbir karar alınamaz. Bizim durumumuzda Kıbrıslı Rum bakanlar Kıbrıslı Türklerin neredeyse iki katı olacak.”
Çelebis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in bir etkinlikte, Enosis sloganı önünde durup prosedüre Crans Montana’dan devam etme niyetinden söz etmesinin iyi bir görüntü olmadığını ve iyi bir mesaj vermediğini vurguladı. “Toprak başlığında neredeyse anlaşma yörüngesine girdiğimiz Mont Pelerin’den sonra, Kıbrıs’a döndüğümüzde bizi çok daha gerilere götüren enosis plebisitiyle ilgili yaşadığımız o hikayenin ne kadar gerilim yarattığını hatırlıyor musunuz?”