Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin (ASBÜ) ev sahipliğinde “Akdeniz’de Güvenlik, İstikrar ve İşbirliği Uluslararası Sempozyumu” başladı.
ORSAM ve TİKA’nın katkılarıyla düzenlenecek ve 2 gün sürecek sempozyumun açılışıına Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre de katıldı. Sempozyumun açılışında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın mesajı da okundu.
ASBÜ Haspolat Kampüsü’nde yer alan ve Akdeniz’in farklı ülkelerinden uzman ve akademisyenlerin katıldığı sempozyumla, Akdeniz ve Kıbrıs’ta bölgenin güvenliği, istikrarı için muhtemel iş birliği fırsatları ve problemlere yönelik çözümler tartışılıp, “karar alıcılara, akademik bir perspektifle politika önerileri geliştirilmesi” hedefleniyor.
-Prof. Arpa
Şehitler huzurunda saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan sempozyumun açılışında ilk konuşmayı yapan ASBÜ KKTC Rektörü Prof. Dr. Arpa, sempozyuma destek veren ve katılan herkese teşekkür ederek, Akdeniz’in medeniyetlerin kesiştiği yer, dünyanın da kalbi olduğunu kaydetti.
Arpa, bu coğrafyada sürekli gerilim oluşturan Kıbrıs sorunu, insan kaçakçılığı, doğal kaynaklar, Ortadoğu, terör, savaşlar gibi bir çok olaylar olduğunu ifade ederek, bu sempozyumu, tüm bu gerginlik yaratan olayları tartışmak ve bu konuda bir kitap oluşturmak amacıyla düzenlediklerini söyledi.
-Uysal
ORSAM Başkanı Ahmet Uysal da, dünyada ciddi bir jeopolitik kayma olduğunu ve üçüncü dünya savaşı yaşandığını, bunda da denizlerin öneminin ortaya çıktığını işaret etti.
Avrupa’da yaşanan enerji krizi, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve Kıbrıs’ın bu bölgedeki önemine dikkat çeken Uysal, bu bölgede güçlü olmanın gerekliliğine değindi.
Güvenlik, istikrar ve işbirliğinin önemine vurgu yapan Uysal, Türkiye’nin bu bölgedeki etkin gücüne işaret ederek, gücünün ötesinde insani yardımlaşma yaptığını ve destek verdiğini vurguladı.
Uysal, bu konuların tartışılacağı sempozyumun faydalı olacağına inanç belirtti.
-Arıcan
ASBÜ Ankara Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da, üniversite olarak sempozyuma verdikleri öneme vurgu yaparak, üniversite hakkında bilgi verdi. Arıcan, bundan sonraki süreçte KKTC’de bu tip sempozyumları düzenleyeceklerini ifade ederek, güvenlik ve huzurun önemine işaret etti ve bunlar olmadan istikrardan adaletten bahsedilemeyeceğini kaydetti.
KKTC’nin güvenlik ve istikrarının Türkiye’nin büyük önem verdiği bir konu olduğunu ifade eden Arıcan, KKTC’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin de güvenliği olduğunu söyledi.
-Töre: “KKTC hemen olmasa da tanınacak”
Meclis Başkanı Zorlu Töre de, Kıbrıs meselesinin, Türk milletinin ulusal davası olduğunu vurgulayaak, Türk milletinin bir olduğunu kaydetti.
Töre, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesinde büyük oyunlar oynandığını, garantilerin sonlanmasının ve askerin çekilmesinin istendiğini ifade ederek, Kıbrıs Türk halkının bu oyuna gelmeyeceğini çünkü AB ve BM’nin sadece işine geldiği gibi davranarak, Kıbrıs Türk halkının ve Türk milletinin lehine karar alamadığını söyledi.
Türkiye’nin bölgede ve dünyada liderlik yapmaya başladığını bu dönem daha da iyi gösterdiğini ifade eden Töre, Türkiye’nin her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu ve Kıbrıs Türk halkının Türk milletinin bir parçası olduğunu vurguladı.
Töre, Türkiye Cumhuriyeti olmasa bugün Kıbrıs Türk halkı ve KKTC’nin olmayacağını ifade ederek, KKTC’nin bugün bölgede Türkiye’nin desteğiyle güçlü bir devlet olduğunu kaydetti.
Güvenliğin önemine işaret eden Töre, KKTC’nin artık tanınmasının, bölgedeki güvenlik ve enerji zenginlikleri açısından da önemli olduğunu vurguladı.
Töre, Fenerbahçe takımının Ercan’dan giriş yapıp güneye geçememesinin, izolasyonların son örneği olduğunu kaydederek,
KKTC’nin tanınması zamanının artık geldiğini ve tanınma çağrısının bu yönden büyük önem taşıdığına işaret etti. Töre, KKTC’nin mutlaka bir gün tanınacağını kaydetti.
Bu güne kadar bir tanınma çağrısı yapılmadığını ve federasyon anlaşması peşinde koşularak zaman kaybedildiğini ifade eden Töre, artık tanınma için yola çıkıldığını belirtti.
-Oktay: “KKTC ve Türkiye dışarıda bırakılamaz”
Sempozyuma görüntülü mesajla katılan TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, sempozyumun bölgede barış ve istikrara katkı sağlaması temennisinde bulundu.
Oktay, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgede kilit aktör olduğunu ifade ederek, bölgede enerji kaynakları ile ilgili diplomasi eşgüdüm adaletli paylaşımın önemine vurgu yaptı.
Kıbrıs Türk halkının haklarının gasp edilmesine izin vermeyeceklerini ve adil paylaşım taleplerini desteklediklerini ifade eden Oktay, bölgede Türkiye-Libya anlaşmasının önemine işaret etti. Oktay, adadaki eşit haklar ihlal edildiğini ve bu sorun çözülmeden işbirliğinin konuşulamayacağını kaydetti.
ABD ve diğer ülkelere, Rum Yunan ikilisinin oyuncağı olmamaları konusunda uyarı yapan Oktay, silahlandırılmaya masada da, sahada da sessiz kalmayacaklarını söyledi.
Bölgede çözümsüzlüğe oynayanlara seslenen Oktay, KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Akdeniz’de dışarıda bırakılamayacağını kaydetti, Oktay, bölgede Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarının korunması, silahlandırmaya son verilmesi, Libya anlaşmasının tanınmasının bölgedeki güvenlik ve istikrar için önemli olduğuna dikkat çekti.
Oktay, mesajında özetle şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta istikrarın sağlanmasına öncelik verdiiyor; adil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm için çaba harcıyoruz. Bu doğrultuda önemli bir boyut Türkiye-Libya işbirliğidir. Libya’nın barış ve istikrarı, komşu ülkelerin yanı sıra, Akdeniz havzası ve Afrika kıtası için de büyük önem taşımaktadır. Libya zaten dünyada önemli bir petrol üreticisi. Gaz üretimi ise daha sınırlı. Mevcut petrol ve gaz üretimlerini ağırlıklı olarak kara sahalarında gerçekleştiriyorlar. Mutabakat Zaptı bu alanda işbirliğimizin çerçevesini çizmektedir. Mutabakat Zaptı’yla Libya ile ortaklaşa somut projeler geliştirmeyi arzu ediyoruz. Bu noktada Yunanistan’ın ve diğer tarafların itirazlarının bizim için hiçbir kıymeti yok. Mutabakat, Libya’nın BM tarafından tanınmış meşru hükümetiyle yapılmıştır.
Yunanistan, her zamanki gibi maksimalist deniz yetki alanı talepleriyle Türkiye’nin olduğu gibi Libya’nın da Akdeniz’de hakkını gasp etmeye çalıştı. Libya’nın haklarını ihlal eden petrol ruhsat sahaları belirlediler. Tabi Libya’nın meşru hükümeti bizimle anlaşarak bu oyunu bozmuş oldu. Libya ile dostluğumuzu gıpta ile izleyen kimi ülkelerin kullandığı şantaj dili uluslararası alanda etkisiz elemandır.
Biz Akdeniz politikamızda daima uluslararası hukuktan ve hakkaniyetten yana olmanın ülkemize sağladığı özgüvenle hareket ediyoruz. Doğu Akdeniz’deki her türlü gelişmenin yükünü taşıyan ülkemizin, doğal kaynaklar söz konusu olduğunda yok sayılmasına rıza gösterecek değiliz. Yunanistan, stratejik körlükten bir an önce kurtulmalıdır. Sürekli kendilerini mağdur gösteren diplomatik Yunan maskesi bölgede barışa-istikrara hizmet etmedi, etmiyor, edemez. Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarın hâkim olmasını, bölgedeki deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkesine göre sınırlandırılmasını, bölgedeki kaynakların ise adilce paylaşılmasını savunmaya devam edeceğiz. KKTC’nin Kıbrıs adasının çevresindeki hidrokarbon kaynaklarının adil paylaşımına dönük önerilerini kuvvetle destekliyoruz. Rum kesiminin sondaj faaliyetleri, Kıbrıs Türklerinin Ada’nın çevresindeki kaynaklar üzerindeki eşit haklarını göz göre göre ihlal ediyor. Bu mesele çözülmeden Doğu Akdeniz’de güvenliği, istikrarı, işbirliğini konuşamayız. Akdeniz’de çözümsüzlüğe katkı sunanlara bir kez de buradan sesleniyorum; Türkiye’yi ve KKTC’yi Doğu Akdeniz’de dışlamaya çalışan girişimler başarısız olmaya mahkûmdur. Bunu en son EastMed Boru Hattı projesinde gördük. Bölgemizin; Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın güvenliği Akdeniz’de istikrarla mümkündür. Özellikle Doğu Akdeniz’de barış ve istikrar ise Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle; adaların gayri askeri statüsünün korunması ve Türkiye-Libya işbirliğine tarafsız yaklaşımla hayata geçecektir. Bu bölgede sondaj adı altında yürütülen gasp ve sabotaj girişimlerine kayıtsız kalamayız, hem ülkemizin, hem de dostlarımızın meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız.”
-Tatar: “KKTC artık değişen dünyada yerini almalı”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, sempozyumun düzenlenmesinden dolayı teşekkür ederek başladığı konuşmasında, önemli olan KKTC’nin artık değişen dünyada yerini alması olduğunu kaydetti.
Tatar, Kıbrıs Türk halkı tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle yıllardır yürütülen mücadeleyle bağımsız bir devlete kavuştuklarını ve devletin bugün bu bölgede hem mavi vatanda, hem hava sahasında önemli bir güç olarak yer aldığını söyledi.
Türkiye’nin bölgede yürüttüğü proaktif girişimler neticesinde Türk milletinin bu bölgede her alanda güçlü bir yer aldığını ifade eden Tatar, Libya anlaşmasının da Türkiye’nin gücünü bu bölgede artırdığını işaret etti.
Rum-Yunan ikilisinin bölgede silahlanmayı ve gerginliği artırmasına da eleştirilerde bulunan Tatar, Türkiye ile birlikte bu bölgedeki hakimiyeti artırdıklarını kaydetti.
Kıbrıs’ta artık federasyonun peşinden sürüklenmeyeceklerini ifade eden Tatar, KKTC’nin Türkiye ile birlikte yoluna devam edeceğini, yeni siyaseti sürdüreceklerini ve tanınma çağrısı sonrası artık İzolasyon ve ambargoların kaldırılması ve tanınma için çalışacaklarını söyledi.
Tatar, tanınma çağrısı sonrası geri adım olmayacağını ifade ederek, muhalefete, federasyon siyaseti yerine Kıbrıs Türk tarafının yeni siyaseti etrafında tek ses olma çağrısı yaptı. Kıbrıs Türk halkının hak, hukuk, egemenlik ve devletinin savunulması gerektiğini kaydetti.
Rum Yunan ikilisinin Kıbrıs Türk halkının bölgedeki zenginliklerle ilgili hakkını yemeye çalıştığını işaret eden Tatar, “Meydanı boş bırakmayacağız” dedi, Tatar, Rum tarafına işbirliği önerilerinin masada olduğunu, enerji kaynaklarının kullanımı için ortak komite kurulması ve eşit paylaşım olması gerektiğini belirtti.
Enterkonnektenin de büyük önem taşıdığını, bölgede istikrar güvenlik ve işbirliğinin enerjiden geçtiğini ifade eden Tatar, su projesinin de önemine dikkat çekerek, suyun paylaşılabileceğini kaydetti.
Kıbrıs’ta iki devletin işbirliğinde bir çok alanda birlikte çalışılabileceğini ifade eden Tatar, KKTC’nin bu bölgede güçlü bir noktaya geldiğini, işbirliğiyle de her alanda daha da gelişebileceğine dikkat çekti, Tatar, Kıbrıs Türk halkının yıllarca verdiği mücadelenin burada öneminin görüldüğünü belirtti.
KKTC’nin daha da geliştirilmesi gerektiğini ve artık insanlık dışı zorbalık içeren ambargoların kaldırılması gerektiğini ifade eden Tatar, Fenerbahçe takımının Ercan’dan gelip, güneye geçememesinin açıklaması olmadığını kaydetti.
Tatar, yaşam hakkı tanınmayan Kıbrıs Türk halkının izolasyonların kaldırılması için uluslararası camiaya bir çok kez çağrıda bulunduğunu, her türlü fedakarlığa ve gösterdiğini çabaya rağmen ezilmeye devam ettiğini işaret etti.
Kıbrıs Türk halkının Türk dünyasının bir parçası olduğunu ve burada bir gözlemci statüsü alacaklarına inanç belirten Tatar, KKTC’nin Türkiye’nin desteğiyle bu bölgede egemen bir devlet olarak yer almaya devam edeceğini kaydetti. Tatar, iki devletin işbirliğinde bölgede istikrar ve güvenlik için çakışmaya hazır olduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, tüm bunların KKTC’ye gereken saygının gösterilmesi ve muhatap alınması durumunda olabileceğini söyledi.
Konuşmalar sonrasında Tatar ve Töre’ye plaket sunuldu.