Romans Arif Mapolar, Simon Aykut davasını yorumladı

Romans Arif Mapolar, Simon Aykut davasını yorumladı.

Romans Arif Mapolar’ın açıklaması şöyle:

“Kuzeyde terk edilen eski Rum malları üzerinde inşaat yapıp satmakla suçlanan Simon Aykut, 40 ayrı suçlamayı kabul ettikten sonra, Rum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından beş yıl hapislik cezasına çarptırılmıştır.

İddia Makamı, sanığın 40 suçu kabul etmesi karşılığında, ileri sürdüğü iddiaların önemli bir kısmını geri çekmiştir.

Mahkeme sanığın tutukluluk süresinin hapislik cezasından indirilmesine de karar vermiştir.

Sanığın tam da 200 tanığın dinlenmesi aşamasında suçu kabul etmesi, kendi rızasıyla özgürlüğünden vazgeçme sonucunu yaratmıştır.

Hem de gerek iç hukuk yolu gerekse bütünlüklü bir çözümde toplu antlaşmalar ve/ veya tazmin komisyonları aracılığıyla tüm tazmin edilmemiş başvuruların münhasıran ele alınacağı güvence altında iken.

Bu nedenlerle olası bütünlüklü bir çözümde mülkiyette ilk tercih hakkının tasarrufu kaybetmiş eski mal sahibine verileceği kesinleşmeden suç unsuru oluşmuş olmayacaktır.

Aslında mülkiyette ilk tercih hakkı çok tartışmalı bir sorundur.

Nesnel ölçütler (kriterler) ve ilk (öncelikli) tercih hala daha iki taraf arasında temel kavramsal farklılıktır.

Terk edilen taşınmaz malların kavramsal çerçevesi, nesnel kriterlere dayanması ve nesnel kriterlerin uygulanması nedeniyle ilk tercih hakkının kısıtlanması gerekirken, Kıbrıs Rum Tarafı tasarrufu kaybetmiş eski mal sahibinin ilk tercih temeline dayanmasında ısrar etmektedir. Onlara göre; tasarrufu kaybetmiş eski mal sahibinin tercihleri ve kriterlerle çelişmediği müddetçe mevcut kullanıcıların istekleri tatmin edilecektir.

Kıbrıs Türk tarafı ilk tercih hakkını kabul etmezken Kıbrıs Rum Tarafı nesnel kriterleri kısıtlamaktadır.

Kıbrıs Türk Tarafı her zaman, ilerideki bir çözümün, büyük Toplumsal ve ekonomik değişikliklere neden olabilecek çok sayıda insanın kökünden sökülmesine izin verilmemesi gerektiği ve bunun çözümün yaşanabilirliğini tehlikeye sokabileceği doğrultusunda olmuştur.

Bu yasal öngörülebilirlik ve kesinlik ilkelerine ilişkin çok önemli bir meseledir.

AİHM, mülkiyet haklarının ihlallerini telafi etmek için uygulanacak yöntemin seçimini, “Kıbrıs’ın kuzeyinde mevcut olan durumda bile, yerel düzeyde uygulanabilirlik, öncelikler ve çıkar çatışmalarını en iyi şekilde değerlendirebilecek taraf olan, taraf devlete bırakılması gerektiği” görüşündedir.

İlk tercih konusunda, Birleşmiş Milletler yaklaşımı da Kıbrıs Türk Tarafı ile aynıdır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz