Halkın Partisi Girne Milletvekili Jale Refik Rogers, hükümetin pandemi krizini yönetemediğini, adeta kriz yönetimi “nasıl yapılmaz”a örnek olduğunu söyledi.
HP Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamaya göre, katıldığı televizyon programında görüşlerini paylaşan Rogers, “Bir krizi yönetmek için en önemli olgulardan biri topluma güven vermektir. Halka güven verip devletin, hükümetin aldığı kararlara uymaları sağlanmalıdır. İzlenen bu politika tam tersi bir duruma sebebiyet veriyor. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun kararlarının göz ardı edilmesi, zamanında karar alınmaması, alınan kararların gerekçelerinin topluma anlatılamaması ve son olarak da sağlık yönetiminin başı olan kişinin sebep gösterilmeden görevden alınması güvensiz bir ortama neden oluyor. Partilerin içindeki kavgalar hükümete yansıyor, esas sorun olan pandemiye odaklanmak yerine iç meselelere yoğunlaşılıyor” diye konuştu.
Kabinedeki görev değişikliğinin hemen ardından Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın NOTAM yayınlayarak uçuşların kısıtlamasının kaldırılacağını açıklandığını hatırlatan Rogers, kısıtlamaların hangi sebeplerle getirildiğini ve nelerin yapılması gerektiğini şu sözlerle anlattı:
Uçuş kapasitesinin genişletilmesinin öğrencilerin ülkeye gelişiyle ilgili olduğunu söylediler ama NOTAM yayınlarken dilerseniz bazı kısıtlamalar yapabilirsiniz. Mesela ‘QR kodlu PCR isteriz’ diyebilirsiniz, ‘sadece öğrenci izni olanlar gelebilir’ diyebilirsiniz. Gördüğümüz kadarıyla hiçbir kısıtlama yok ve mevcut durumda gelmek isteyen herkes gelebilecek. Bugüne kadar yapılan uçuş kısıtlamalarının sebebi, ülkemizde belli bir karantina kapasitemiz olması, ülkeye girişlerde yapılan PCR test kapasitemizdi. Ülkeye öğrenci gelmesini tabii ki çok isteriz. Bu geliş hem öğrencilerin eğitimi açısından ciddi önem taşıyor hem de esnafa ve ekonomiye katkı anlamında da hayati önem taşıyor. Öğrencilerin gelişiyle ilgili çok önceden çalışılmaya başlanılmalıydı. Tolga Atakan’ın bakanlığı döneminde bazı çalışmalar başlamıştı ama şu an geldiğimiz noktada hükümetin yaptığı herhangi bir somut planlama yok. Ayda 20 bin kişi gelse böyle bir karantina kapasitemiz mi var? Evde karantinaya geçiyorsak bunu denetleyecek bir sistemimiz var mı? İletişim eksikliği ve plansızlık bu dönemde en çok sıkıntı yaşadığımız konular. Ekonomik ve psikolojik olarak çok da kolay olmayan bu süreçte bir de belirsizlik katarak her şeyi daha zor hale getirdiler” ifadesini kullandı.
Rogers, hükümetin yerel bulaşı kontrol altında tutmasının şart olduğunu söyleyerek bunun için en önemli yolun ise denetim olduğunun altını çizdi.
Halkın ve iş yerlerinin kurallara uyması açısından denetimin büyük önem taşıdığını aktaran Rogers, birilerini cezalandırmak adına değil, devletin ağırlığını insanlara hissettirerek kurallara uymasını sağlamak adına denetimlerin yapılmasının gereklilik olduğunu belirtti.
Belediyelere denetim yetkisi verilmesinin geç kalınmış bir karar olduğunu dile getiren Rogers, “Umuyorum ki, belediyeler eliyle de bu süreç daha iyi yönetilecek. Rastgele testleri de ülkemizde yaygın bir şekilde yapmamız gerekiyor. Rastgele testler, özellikle açılım sürecinde düzenli ve yaygın şekilde yapılarak yerel bulaşı kontrol altında tutmamızı sağlayacaktır. Elbette açılmak ve ekonomi çarklarının dönmesi önemlidir ama yerel bulaşın kontrol altında tutulması da gereklidir. Covid-19’un kontrolsüz yayılabilmesinin sebeplerinden biri virüs taşıyanların bir kısmının hiçbir semptom göstermeden virüsü yaymaya devam edebiliyor. Rastgele testler hastalığı taşıdığını düşünmeyen ama virüs taşıyan insanları tespit edebilmemizi sağlıyor. Bulaş zincirini kıran, yavaşlatan ve hızla yayılmasını engelleyen önemli bir etken. Yeni geliştirilen ve çok daha çabuk sonuç veren antijen testleri de var. Bunlarla da kapasitenin artırılması olumlu bir adım olacaktır.” dedi.
Milli Eğitim Bakanı’nın “Tüm öğretmenler aşılanana kadar yüz yüze eğitim başlamayacaktır” açıklamasına da değinen Rogers, şu anda ülkedeki aşılamanın durduğunu ve ülkeye yeniden aşı gelmesinin beklendiğini belirtti.
Rogers, “Öğretmenlerimiz tabi ki aşılanmalı. Ama tüm öğretmenler aşılanmadan eğitim başlamayacaksa o zaman devlet dairelerindeki ve iş yerlerindeki insanlar da aşılandıktan sonra mı iş yerleri açılacak? Nihai hedef tabi ki aşılanma olmalıdır ama bu krizin aşı olunana kadar da yönetilmesi gerekiyor. Zaten toplum bağışıklığına ulaşabilmemiz için toplumun %70-80’inin aşılanması gerekiyor, ama hükümet edenlerin o zamana kadar olan bu sürecin nasıl yürütüleceğini de planlaması gerekiyor.” ifadelerini de kullandı.