Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentsel dönüşümde ülke genelinde bir seferberlik başlatıldığını belirterek “İlk müjdemizin adı Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden kampanyasıdır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziosmanpaşa Meydanı’nda düzenlenen Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, katılımcıları en kalbi duygularıyla ve muhabbetle selamladığını söyledi.
Vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik eden Erdoğan, bugün bayram namazını uzun bir aranın ardından geçen yıllarda yeniden ibadete açtıkları Ayasofya’da kıldıklarını belirtti.
Erdoğan, cuma namazını da 5 yıllık restorasyon çalışmaları biten İstanbul’un bir diğer sembol eseri Sultanahmet Camii’nde eda ettiklerini dile getirdi.
Şimdi de İstanbul için tarihi bir adımın sevincini beraberce yaşamak üzere Gaziosmanpaşa’da bir arada olduklarını ifade eden Erdoğan, “Gaziosmanpaşa deyip geçmeyin, Gaziosmanpaşa’daki kışlayı İstanbul’un en büyük kütüphanesine dönüştürdük mü? Nasıl buldunuz? Güzel olmuş mu? 7/24 açık.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Filyos’ta Karadeniz gazının devreye alınması münasebetiyle doğal gazın konutlarda ilk bir ay tamamen, bir yıl boyunca da mutfak ve su ısıtma amaçlı kısmının ücretsiz olacağının müjdesini milletle paylaşıp erken bir bayram yaşadıklarını belirterek, iftarı da orada yaptıklarını kaydetti.
“BİZİM GÜNDEMİMİZDE BU ÜLKEYE VE MİLLETE DAİR HER ŞEY VAR”
Bugün ise, kentsel dönüşüm müjdeleri ile adeta 2 bayramı bir arada yaşayacaklarına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu 7’li masa Karadeniz gazı için ne diyordu? ‘Hani nerede?’ Öyle diyorlar mıydı? Bu ‘Bebecan’ diye birisi var. O ne diyordu? ‘Hani nerede?’ Yahu Türkiye’nin bir ucundan, bir ucuna burada denizin altına doğal gaz boruları yerleştirildi. Ya bunu da görmedin mi? Doğal gaz ne zamandan beri Filyos’ta yanıyor. Görmedin mi? Bunların gözleri var görmez, kulakları var duymaz. Kalpleri var mühürlü. Ya bunlara biz nasıl oldu da bu masaları teslim ettik? Birisini nasıl başbakan yaptık? Birisini nasıl oldu da devlet bakanı yaptık? Bizden istifa ederken geldi bize neler neler neler söyledi. Öbürü veda konuşmasını yaparken neler neler neler söyledi. Değerli kardeşlerim aynen dediğim gibi. Ama asıl bunlara ihanetlerinin bedelini 14 Mayıs’ta ödetmeye hazır mıyız, bunları siyasi mevta olarak gömmeye hazır mıyız? Öyleyse yapmamız gereken ne? Ana kademe çok çalışacağız. Kadın kolları çok çalışacağız. Gençler çok çalışacağız. Durmak yok.”
“Deprem bölgesinde inşa edilen köy konutlarının teslimiyle oradaki kardeşlerimizle iki bayramı bir arada kutlayacağız.” diyen Erdoğan, ardından Gaziantep’te vatandaşlarla bir araya geleceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eser ve hizmet şölenleriyle millete yaşattıkları bayramları ilerleyen günlerde de sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, “Bizim gündemimizde bu ülkeye ve millete dair her şey var.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde birilerinin sürekli, “Millet kuru soğan alamıyor, et alamıyor. Siz yol açılışı, gemi açılışı yapıyorsunuz.” dediğine işaret etti.
“Milletimizin günlük hayatında bazı sıkıntılar olabilir, onlar bugünün işi değil. Küresel sağlık krizlerinin, bölgemizdeki savaşların ve bunların dünya ekonomisine etkilerinin elbette bize de yansımaları olabilir.” diyen Erdoğan, aldıkları tedbirler ve verdikleri desteklerle bu etkileri en aza indirmenin gayreti içinde olduklarını, yaptıkları işlerin amacının, bu sıkıntıları kökten çözmek olduğunu belirtti.
“BİR TOPLU İĞNE ÜRETEMİYORDU BU ÜLKE”
Erdoğan, ülkeyi ve milleti bu sıkıntılardan kalıcı olarak kurtarmanın yolunun, açılışını yaptıkları bu eserlerden, hizmetlerden, yatırımlardan geçtiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Biz İHA, SİHA derken, TCG Anadolu derken, Kızılelma, Milli Muharip Uçak derken, sadece savunma sanayi ürünlerinden bahsetmiyoruz. Bizi asıl sevindiren, bu ürünlerin gerisindeki teknoloji birikimidir. Çünkü teknoloji demek tasarımıyla, yazılımıyla, araştırma-geliştirmesiyle, üretimiyle, ihracatıyla iş demektir, istihdam demektir, gelecek demektir. Yıllarca başkalarının teknolojilerini hayran hayran seyretmek mecburiyetinde bırakıldık. Bir toplu iğne üretemiyordu bu ülke. Şimdi İHA’yı, SİHA’yı, AKINCI’yı, Kızılelma’yı, TCG Anadolu’yu üretiyoruz. Sadece kullanıcı olarak bile sürecin içinde yer almamız, geçmişte çoğu defa sınırlandı. Tasarımından üretimine, her safhasına kendi damgamızı vurduğumuz bu ürünlerle beraber artık dünyada, teknolojide ne oldu? Söz sahibi olduk. Şimdi Togg’umuz var mı? Togg’umuza şu anda üretimde yetiştiremiyoruz.”
Gençlere bilgilerini, kabiliyetlerini, enerjilerini başka ülkelerin şirketlerinde değil, kendi vatanlarında kullanabilme imkanı sağladıklarını aktaran Erdoğan, eğitimden sağlığa yapılanlara dikkati çekerek, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi ve Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’ne işaret etti.
“SENİN DÖNEMİNDE REHİNE OLARAK KALANLARIN HESABINI VER”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ya bundan önce Bay Bay Kemal. Savaş Ay sağ olsaydı da… Hani video çekimleri var ya Savaş Ay’ın. Orada Bay Bay Kemal saf saf duruyor. Ama o hastanelerin hali neydi? Okmeydanı, SSK hastanesinin hali neydi? Eğer hastanede ölüyorsa bir vatandaşımız, orada rehine olarak kalıyordu. Bir ufak broşür hazırlamış. O broşürü şöyle inceledim. Aman ya Rabb’im. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyor. Rezalet. Ya sen önce bunların hesabını ver. Önce hastanelerde, senin döneminde rehine olarak kalanların hesabını ver. Senin gidecek yerin yok ya. Benim vatandaşım, o hastanede ölüp de rehine kalanların varisleri, bunun hesabını ağır sorması lazım.”
“MİLLETİM 21 YILDIR BİZE GÜVENDİ, İNANDI, HEP ARKAMIZDA DURDU”
Sadece bununla kalmadıklarını, ulaşımdan enerjiye her alanda attıkları adımlarla hem insanların hayat kalitesini yükselttiklerini hem yatırımla istihdamla üretimle Türkiye’yi büyüttüklerini vurgulayan Erdoğan, depreminden yangınına, selinden heyelanına pek çok afet riskiyle karşı karşıya olan ülkede, altyapısı ve konutlarıyla hızlı bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Gaziosmanpaşa’da aynı zamanda bunun için bulunduklarını anımsatarak, “Bugüne kadar 3,3 milyon konutu kentsel dönüşümle yenilerken 1,2 milyon konutu da TOKİ eliyle inşa ettik. Özel sektörümüzün de katkılarıyla ülkemizi bu alanda 20 yıl öncesine göre, çok iyi bir seviyeye getirdik. Ama bunu yeterli görmüyoruz. İstanbul başta olmak üzere, deprem riski yüksek yerlerdeki kentsel dönüşümü hızlandırıyoruz. Biraz sonra bu konudaki müjdelerimizi sizinle paylaşacağız.” ifadelerini kullandı.
“BU KARDEŞİNİZ İKTİDARDA OLDUĞU SÜRECE, FAİZ YÜKSELEMEZ”
Bir hususun altını çizmek istediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Günlük hayatımızda, yaşadığımız sıkıntılardan kurtulabilmemizin yolunun ülkemizi büyütmekten, üretimi ve istihdamı artırmaktan, ekmeğimizi çoğaltmaktan geçtiğini unutmamalıyız. Şayet enflasyonun yükselmesinde, fiyat artışlarında, ekonomik işleyişin tabii seyri haricinde birilerinin aç gözlülüğünün, hatta alçaklığının payı varsa bunun da peşine düşeriz. Nitekim ilgili tüm kurumlarımıza bu konuda verdiğimiz çok açık talimat var, ‘Vatandaşımızın ekmeğine göz dikenin gözünün yaşına bakmayacaksınız.’ Evet, söz konusu bu ülkenin ve milletin bekasıysa kimse kusura bakmasın. Gözümüz başka bir şey görmez. Allah’ın izniyle Türkiye’nin önündeki tüm engelleri nasıl birer birer kaldırdıysak, enflasyon meselesini de bu yıl sonuna kadar kontrol altına almış, önümüzdeki yıl tamamen çözmüş olacağız. Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece, faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Amerika’da faiz yükselebilir, Avrupa’da yükselebilir ama Türkiye’de faiz düşecek. Ve göreceksiniz enflasyon da faizle beraber düşecek. Türkiye Yüzyılı gibi tarihi bir vizyonu 3-5 karaborsacının hırsının kurbanı etmeyeceğiz. Nitekim, milletim 21 yıldır bize güvendi, inandı, hep arkamızda durdu.”
“BUNLAR FAİZCİDİR. BUNLAR, ENFLASYONİST BİR EKONOMİNİN ÖNDERLERİDİR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Aslında bu 7’li masanın etrafındakilerin faiz, enflasyon, bu noktadaki düşünceleri nedir, bununla hiç ilgilenmiyorum. Niye? Çünkü bunların bu konularda herhangi bir tavrı yok. Yani, bu Bebecan şöyle demiş, bilmem öbürü şöyle demiş, hiç bakmayın. Bunlar faizcidir. Bunlar, enflasyonist bir ekonominin önderleridir. Hiç bunlara güvenilmez. Çok enteresan, bakın, beraber Davos’tayız. Kimle? Bu Bebecan’la. Ve o zaman IMF’nin başındaki zat da orada. Onunla konuşuyoruz. Dedim ki ‘Siz taksitlerinizi alıyor musunuz? ‘Alıyoruz.’. Öyle dediler. Bizim iktidara gelişimizin ilk dönemi 2003 ve ‘Biz size bu taksitlerimizi ödeyeceğiz.’. Ve o zaman IMF’ye olan borcumuz -bunu bilmenizi özellikle istiyorum- 23,5 milyar dolardı. Merkez Bankamızın döviz rezervi de 27,5 milyar dolardı. Ve biz 2013’e kadar IMF’ye bu borç taksitlerini ödedik, 2013’te bu işi bitirdik ve ondan sonra bir daha IMF, Türkiye’nin kapısına uğramadı. Kimin kapısına uğradı? CHP’nin sözcüsü ve İP’in sözcüsü, onlar ikisi otel lobilerinde IMF temsilcileriyle görüşme yaptılar. Ne dediler? ‘Hükümetin bunlardan borç alması lazım.’ Biz ne dedik? ‘Hayır almayacağız.’ Ve almadık. Ben o zaman IMF’nin başındaki zata ne dedim? ‘Türkiye’yi ben idare ederim. Siz buraya müdahale edemezsiniz. Taksitlerinizi alın gidin.’ 2013 ödemeler bitti. O günden bugüne bizim artık IMF’yle ilişkimiz kalmadı.”
“İLK MÜJDEMİZİN ADI KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YARISI BİZDEN KAMPANYASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
(Kentsel dönüşüm) Ülke genelinde bir seferberlik başlatıyoruz. İstanbul nüfus yoğunluğu ve stratejik önemi sebebiyle bu seferberlikte ilk sırada yer alıyor.
İlk müjdemizin adı Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden kampanyasıdır.
Evlerinin riskli yapı tespitini yaptıran vatandaşlarımızın ister yerinde ister rezerv alanda dönüşüme giren evlerinin maliyetinin yarısı biz karşılayacağız.
İstanbul’da kira yardımı tutarını 3 bin 500 liradan 5.250 liraya liraya yükseltiyoruz.
Evini parsel bazında kendisi dönüştürmek isteyenlere 0,74 faiz oranıyla 1 milyon 250 bin lira kredi kullanma imkanı sağlıyoruz.
(Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden) Önümüzdeki çarşamba günü başvuruları başlayacak kampanyanın detaylarını bakanlığımız ilan edecek.
Cebinde parası olmayan vatandaşımız bile devletin vereceği katkıyla, kendi payına düşen kısmı uygun şartlarda borçlanarak güvenli yuva sahibi olabilecek.”