Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep söyledim, yine söylüyorum, biz kazanınca bu ülkede kimse kaybetmeyecek. Bu, iki kere iki dört.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Seçimin ilk tur sonuçları ve yapılacak 2. tura ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, 14 Mayıs’ta rekor katılımla milli iradeyi sandığa yansıtan tüm vatandaşlara teşekkür etti.
Sandık başına giden her vatandaşa tercihini ne yönde yapmış olursa olsun şükranlarını sunan Erdoğan, Türkiye’ye yakışır büyük bir demokrasi şöleni yaşadıklarını, bunun dünyada belki de eşi benzerinin olmadığını söyledi.
Milletin sergilediği olgunluğun her türlü takdirin üzerinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüzde 90’a varan bir katılım. Siyasal katılımı artırmak, demokrasiye sahip çıkmak için çaba gösteren tüm siyasi partilere, adaylara, basın yayın kuruluşlarına ve seçim sürecinde görev yapan güvenlik güçlerinden yargı çalışanlarına tüm kamu personeline ayrıca teşekkür ediyorum. Yeni dönemde milletvekili seçilen tüm isimleri şimdiden tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. Tabii milletimiz 27 milyondan fazla oyla şahsımıza teveccüh gösterdi. En yakın rakibimize 2 milyon 520 bin oy fark atarak yüzde 49,5 oy oranına ulaştık. Meclis’te de çoğunluğu toplam 322 vekille milletimiz Cumhur İttifakı’na verdi. Sandıkta tecelli eden irade başımız, gözümüz üstünedir.”
İttifak olarak 28 Mayıs için hemen çalışmaya başladıklarını vurgulayan Erdoğan, “Bugün bütün liderlerle görüşmelerimi yaptım. Önümüzdeki 12 günü iyi değerlendireceğiz, asla rehavete kapılmayacağız. Deprem bölgesinin belli bir bölümünü de bu hafta sonunda ziyaret edeceğim. Miting düşünmüyorum, deprem bölgesinde miting benzeri toplantılar yapabiliriz.” dedi.
Depremzedelere bu ara çok hakaretler edildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Tabii bu çok çok yanlış, çok çok çirkin. Bu hafta sonu, cumartesi, pazar inşallah bölgede olacağız. Devlet Bey ile bugün yaptığım görüşmede ‘Ben gelmeye hazırım’ dedi. Belki Fatih Bey de gelecek. Birlikte bölgeyi dolaşacağız. Halkımızla oralarda kucaklaşmak suretiyle onları moralize etmenin gayreti içerisinde olacağız. Tabii bu arada Hatay Defne’de malum hastane konusunda ‘yapamazlar, edemezler’ filan deniyordu. Şu anda devlet hastanesi orada bitme noktasına geldi. Bu kadar kısa sürede çelik konstrüksiyonla, şu anda içindeki bütün elektronik aksam buraya yerleştirildi. Orayı da belki açma durumumuz olacak.”
Defne Devlet Hastanesi’ne ilişkin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın paylaştığı görüntüler hatırlatılarak, hastane inşaatının bitme noktasına geldiği aktarılan Erdoğan, “Özellikle çevre, peyzaj onları da kastettim. Bitecek yani. Sadece iç kısmın aksamı değil de çevre ve peyzaj vesairesini de yapmak suretiyle bunun vatandaşı psikolojik olarak da etkilemesini çok önemsiyorum. Bakanımıza da ‘Bunları da bitirelim’ diye söyledim. İnşallah hafta sonuna kadar onlar da biterse çok çok daha güzel olur.” diye konuştu.
“Yapamayacağımız işleri asla vadetmedik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oy kullanımı ve oy dağılımı nedeniyle depremzedelere yönelik yapılan hakaretlerin anımsatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bekledikleri oyları alamadıkları için ‘bir daha buralara destek, yardım vesaire yok’ gibi ifadeler. Biz kampanyamızı samimiyet, hakikat, kardeşlik üzerine kurduk. Milletimize karşı da daima samimi ve dürüst olduk, yalan söylemedik, hayal satmadık. Yapamayacağımız işleri asla vadetmedik. Özellikle milletimizin aklını, irfanını, basiret ve ferasetini hiçbir zaman hafife almadık. Seçim meydanlarında verdiğimiz tüm sözlerin arkasındayız. İnşallah 28 Mayıs’tan sonra, milletten yetki aldıktan sonra hepsini tek tek hayata geçireceğiz. Tabii muhalefetin adayıyla ilgili yaptığımız eleştirilerin doğruluğu da teyit edildi. Bunun yanında seçimin sosyal medyada estirilen sahte rüzgarlarla değil meydanlarda ve sandıkta kazanılacağı görülmüş oldu. Milletimiz ayrıca kumpas ve kaset siyasetini de reddettiğini göstermiştir.”
Muhalefetin artık rakiplerini baskıyla sindirerek, terör örgütünün uzantılarıyla işbirliği yaparak seçim kazanamayacağını anlaması gerektiğini söyleyen Erdoğan, “Terör örgütüyle, Kandil’den gelecek talimatlarla bu iş yürümez, böyle bir şey olamaz. Bu millet, terör örgütüne oy vermiyor. Bu millet kendisine hizmet edecek olanlara oyunu veriyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun hem kendisine hem de millete bir iyilik yapıp en azından önümüzdeki 12 gün boyunca temiz siyaset yürütmesini özellikle diliyoruz, bekliyoruz.” dedi.
“Kendilerine oy vermeyen insanlara hakaret ediyorlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkinci tur açısından kendi adınıza nasıl bir mesaj aldınız, Kılıçdaroğlu’na millet ne dedi?” sorusu üzerine, şunları kaydetti:
“Halkım, vatandaşım, kucaklayıcı, nefret kokan değil, dışlayan değil, özellikle samimiyet içerisinde… Artık bir final var. Bu finalin de bu şekilde tamamlanmasını bekliyor. Benim milletim terör örgütleriyle el ele, omuz omuza bir seçim asla görmek istemiyor. Böyle bir şey olamaz diyor. Çünkü onların bu ülke ve millet için yapacakları hiçbir şey yoktur. Onlarda sadece kan, kin, ölüm var. Böyle bir şeyi Türk milletinin beklemesi mümkün olabilir mi? Bunlar bir de hala hatayı kendilerinde değil millette arıyorlar. Düşünün deprem bölgesi için tehdit savuruyorlar. Böyle bir şey olur mu? Depremzedelerimiz başta olmak üzere özellikle de kendilerine oy vermeyen insanlara hakaret ediyorlar. Bunun yanında gençlerimize karamsarlık ve umutsuzluk aşılıyorlar. Devletin kurumlarını yıpratmayı halen sürdürüyorlar. Devletin kurumları görevini bilir ve bu görevinin de gereğini yapar. Bütün bunların yanında bu jakobenler, kifayetsiz muhterisler CHP’nin başında olduğu müddetçe millet ne mesaj verirse versin yeterli olmayacaktır.”
Sosyal medya hesabından, deprem bölgesinde seçime katılıp oy veren depremzedelere yönelik hakaretlerin anımsatılmasının ardından, “Siz diyorsunuz ki ‘Defne’ye hastane yaptık.’ Defne’de Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkan oyu biliyor musunuz? Yüzde 80. Yani şimdi siz şöyle mi demeniz gerekecek. ‘Onlar bana oy vermedi, ben oraya niye hastane yapıyorum?’ Böyle bir anlayış olabilir mi?” değerlendirmesi üzerine Erdoğan, “Haşa. Zaten biz oranın bize olan oy noktasındaki yaklaşımını biliyoruz ama benim için Defne’de ölen insanlar önemli, oradaki yaralı insanlar önemli. Devletsen, oraya yapılması gereken hizmeti en yüksek seviyede yapman gerekiyor.” diye konuştu.
“Deprem bölgesinden size oy çıkmasaydı, AK Parti’ye azıcık oy çıksaydı ve seçilmiş olsaydınız siz ne yapacaktınız, hizmet etmeyecek miydiniz?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Haşa. Böyle bir şey düşünülebilir mi? Ben bugüne kadar gerek başbakanlığım, gerek cumhurbaşkanlığım dönemlerinde böyle bir ayrımı hiçbir yerde yapmadım.” ifadesini kullandı.
“Milletimizin her bir ferdine hizmet için varımızı yoğumuzu ortaya koyduk, koyuyoruz”
Van depremini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Van, bizim yüksek oy aldığımız bir il değil ama Van depreminde daha ikinci akşam kendim orada oldum ve bütün Bakan arkadaşlarımı seferber ettim ve bütün o yıkılmış olan yerde, belediye başkanı muhalif bir partidendi malum, sular kesildi büyükşehirlerde su olayını çözme görevi büyükşehir belediye başkanınındır. Adam müdahale etmiyor. Müdahale etmeyince o zaman Veysel Bey’e dedim ki ‘Veysel Bey, süratle DSİ’yi buraya sok ve buranın su sorununu hemen anında çöz.’ Bizim Van’dan Erciş’e kadar adeta Van Gölü’nün etrafında yalılar yapar gibi konutlar yaptık. ‘Burada bize oy çıkmıyor.’ filan demedik. Biz oradaki bu süreci devam ettirdik.”
Şu anda bile Van’da bu kadar hizmete rağmen ikinci parti konumunda olduklarını dile getiren Erdoğan, “Bu demek değil ki ‘Ben Van’ı ihmal edebilirim.’ Hayır. Batıda neyse ben doğuda da güneydoğuda da aynı hizmeti vermek mecburiyetindeyim. Neden? Çünkü sen bu sorumluluğu üzerine aldığına göre bu ülkenin, 780 bin kilometrekarenin tamamı bu hizmete layıktır ve bu hizmeti vereceksin. Şimdi burada tabii biz milletimizin her bir ferdine hizmet için varımızı yoğumuzu ortaya koyduk, koyuyoruz ve hayatımızı biz bu ülkenin her şehrine adeta vakfettik.” diye konuştu.
6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler dolayısıyla 50 bin kişinin hayatını, çok sayıda kişinin uzuvlarını kaybettiğini söyleyen Erdoğan, “Biz bunları ihmal edebilir miyiz? Hangi partiye oy verirse versin. Kucaklayacaksın, gereken bütün ihtiyaçlarını gidereceksin. Bazıları hala annesinin, babasının öldüğünü bilmiyor.” ifadesine yer verdi.
“İstikrar ve güven için yürütme ve yasamanın eşgüdüm içinde olması önemli”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclis çoğunluğunun ikinci tur açısından kimin elinde olduğu çok önemseniyordu. Şimdi Cumhur İttifakı’nın olduğu ortaya çıktı. Bu, ikinci tura giderken 12 günlük kampanya süresince kullanacağınız bir argüman mıdır? ‘Bakın Meclis bizde, onunla uyumlu bir cumhurbaşkanı olması gerekir aksi takdirde kaos olur, istikrarsızlık olur.’ Bu mesajı ağırlıklı olarak seçmene vermeyi düşünüyor musunuz, düşünmüyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:
“İstanbul’da belediye başkanlığı malum, CHP’de ama meclis, kahir ekseriyetle bizde. Ankara’da durum yine aynı. Burada bir şeyi ben örneklemek istiyorum. Yani sağlıklı bir yönetim isterseniz, bu sağlıklı yönetimi, gerek yürütme gerek yasama uyumlu olursa tabii orada netice çok daha farklı olacaktır. Şimdi parlamentoda böyle bir sağlıklı yapı ortaya çıkmazsa burada tabii ki sıkıntılar olacağı bir gerçektir. Çünkü yasama ve yürütmenin uyumlu olması, dayanışma halinde olması, ülkenin geleceği açısından çok çok ciddi olumlu neticeler doğuracaktır. Yürütme ve yasamanın uyum içinde çalışması her zaman ülkenin kalkınmasına hizmet eder. Hükümet sistemini değiştirirken cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerinin aynı zamanda yapılmasını biz aslında bunun için sağladık. Bunun amacı seçilecek cumhurbaşkanıyla birlikte çalışacak parlamentonun da yenilenmesi demekti. Burada iki kelime çok çok önemli, ‘istikrar’ ve ‘güven.’ İstikrar ve güven için yürütme ve yasamanın eşgüdüm içinde olması da çok önemli. Eğer istikrarlı bir yönetim varsa o ülkede huzur da refah da olur. Geride bıraktığımız son 5 yılda biz bunu gösterdik. Şimdi geçmişteki o koalisyon dönemlerini düşünün. Ne çileler çektik. Yani 5 ayda, 8 ayda bir seçimler ve buralarda tabii istikrar olur mu? Güven olur mu? Olmadı ama Cumhur İttifakı’nın parlamentodaki güçlü duruşu, hükümet olarak bizi de güçlü kılıyor. Vatandaşlarımız 21 yıldır olduğu gibi yine güven ve istikrara oy verecektir. Ben buna inanıyorum.”
“İnşallah 28 Mayıs çok çok farklı olacaktır”
“Meclis dengesi farklı, hükümet farklı olursa sürdürülebilir değil. Geçmişte yaşanan birtakım cumhurbaşkanı ve hükümet örnekleri var. Benzerine gelinir ve sonuç erken seçime gider.” değerlendirmesi üzerine de Erdoğan, Cumhur İttifakı 322 üyeyle parlamentoda olduktan sonra kolay kolay böyle bir adımın olmayacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada tabii şuna inanıyorum. İnşallah 28 Mayıs çok çok farklı olacaktır. 29 Mayıs’a da o bir sinyal olacaktır. 29 Mayıs’a inşallah çok farklı uyanacağız diye düşünüyorum.” dedi.
“Çok oy alacağız mı demek istiyorsunuz?” sorusuna ise Erdoğan, “Ona inanıyorum.” ifadesini kullandı.
“Milletimizin yine sandıklara koşacağına inanıyorum”
Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda nasıl bir strateji izleyeceklerinin sorulmasına karşılık ise Erdoğan, şunları kaydetti:
“Birinci turdaki yol haritasını aynen uygulayacağız diyemem. Onun benzerini sadece bu hafta sonu yapacağım deprem bölgesinde uygulayacağız ama bunun dışında özellikle İstanbul, Ankara’da teşkilatımızın yoğunlukla bulunduğu şehri ziyaretlerle, hatta hemşehri dernekleriyle çok çok iç içe olacağız teşkilat olarak. Bunlarla yapacağımız görüşmelerle, gençlikle yapacağımız görüşmelerle, bütün esnaf odalarıyla vesaire yapacağımız buluşmalarla bu süreci farklı bir şekilde inşallah işleyeceğiz. İkinci turda, birinci turda olduğu gibi milletimizin ben yine sandıklara koşacağına inanıyorum ama ben milletimizden bir şeyi özellikle rica edeceğim. O da şu, tabii şimdi mayıs ayında ve bu mayıs ayı sebebiyle özellikle mesela Karadeniz’de çaya gidenler olabilir, fındığa gidenler olabilir. Ben diyorum ki ne olur bunu erteleyin. 28 Mayıs’ta oyunuzu kullanın, ondan sonra bu seyahatleri yapın. Bütün bunlarla beraber yazlıklarına gidecek olanlar da olabilir. Bunların da değerlendirmesini iyi yapmamız lazım.”
Yeni kabinenin nasıl şekilleneceğine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, kurulacak kabinede birçok özelliğin aranması gerektiğini belirterek, mevcut kabinenin, süreç içerisinde büyük bir sınav verdiğini söyledi.
Yeni dönemin biraz daha farklı olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda o çalışmaları yaptım, yapıyorum ve güçlü bir kabineyle, yeni dönemde mevcut eksiklerimizi de gidermek suretiyle inşallah Türkiye Yüzyılı’nı güçlendirerek yola devam etmeyi düşünüyoruz.” diye konuştu.
Dünyada bütün ülkelerle bir kucaklaşma siyasetini bugüne kadar yürüttüklerini belirten Erdoğan, “Bir ülkeyi yanıma çekeyim, öbür ülkeyi yani CHP’nin yaptığı gibi Rusya’ya meydan okuyayım, böyle bir şey bizim kitabımızda yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya, ABD, Çin ve bütün Batı dünyasıyla devamlı irtibat halinde olduklarını aktaran Erdoğan, “Benim bir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak dargın, küskün olduğum dünyada neredeyse lider yok. Hepsiyle görüşmelerimi en güzel şekilde yaptım, yapıyorum. Bundan sonra da aynı şekilde yapacağım. Ülkemin menfaati çünkü burada. Siz bir ülkeyi bir kenara attığınız zaman kaybedersiniz, kazanmazsınız. Hep benim aklımda Japonların güzel bir atasözü var; ‘İplikle de olsa aranızdaki bağı koparmayın. Olur ki bir gün lazım olur.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüzde 49,5 çok önemli destek, sizin açınızdan önemli bir güven. Fakat 28 vekil kaybettiniz. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? ” sorusu üzerine, seçim sonucuna göre Cumhur İttifakı olarak 322 vekile ulaştıklarını ve çoğunluğu sağladıklarını, muhalefette böyle bir çoğunluğun söz konusu olmadığını dile getirdi.
Halkın kendilerine gösterdiği teveccühün çok net bir şekilde görüldüğünü söyleyen Erdoğan, “Partimde maalesef bir düşüş, partimizin milletvekillerinde az da olsa bir eksiklik söz konusu. Bunun üzerinde, şu anda teşkilat başkanlığımız dün yaptığımız toplantıdan sonra bugün bir araya geldiler, çalışıyorlar. Nerede ne tür eksiklerimiz oldu, bu eksiklerimizi de gidermek suretiyle inşallah önümüzdeki döneme başta yerel seçimler olmak üzere hazırlığımızı yapmamız lazım. Yani iç muhasebemizi yapacağız, buna göre de gereken adımları atacağız.” sözlerine yer verdi.
“Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde ‘Evleri ücretsiz yapacağım, bedava vereceğim size.’ dedi. Buna rağmen o insanlar onu değil de sizi tercih etti. Bunun nedenini nasıl yorumluyorsunuz?” sorusuna Erdoğan, 6 Şubat’ta insanlık tarihinin en büyük doğal afetlerinin yaşandığını ve 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiğini hatırlattı.
11 ildeki 14 milyon insanın depremlerden doğrudan etkilendiğini dile getirerek, afetin ardından devletin tüm imkanlarını seferber ettiğini, ilk günlerde kimi illerde yaşanan sıkıntıları süratle giderdiklerini belirten Erdoğan, “Fakat muhalefet, özellikle ana muhalefet bir şeyler söylüyor da bugüne kadar yaptıklarına benim milletim bakıyor. Bu verdiği sözleri bugüne kadar tuttu mu?” dedi.
Muhalefetin yönettiği yerel yönetimlerde verilen sözlerin tutulmadığını ifade eden Erdoğan, “Bunlar, ‘ücretsiz otobüs, traktör’ dediler, böyle bir traktör falan verilmedi. Öbür tarafta ‘süt’ dediler verilmedi. Yani verdikleri hiçbir sözü bunlar tutmadılar. İstanbul’da da Ankara’da. İstanbul, Ankara, İzmir bunlar Türkiye’nin adeta özetinin özeti.” diye konuştu.
“Bunlar deprem turisti”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin ise hangi sözü verdilerse tuttuklarını, yapamayacakları hiçbir söze vermediklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Ben bunlara ‘deprem turisti’ diyorum. Bunlar şimdi deprem yerlerine turist gibi gittiler, herhangi bir şey yok, herhangi bir destek yok, döndüler. Ben de aynı yerlere gittim, Antalya yangınında Manavgat’ta falan. Orada yaşlı bir amca, ‘Benim traktörüm vardı, şimdi bu traktörüm yandı. Benim halim ne olacak?’ dedi. Ben kendisine ‘Amca senin traktörün bu hafta gelecek.’ dedim ve kendisine traktörünü o hafta gönderdim. Aynı şekilde yine orada bir kişi ‘Benim halim ne olacak?’ dedi. Meğerse o arkadaş da CHP’liymiş. Dedim ki ‘Bak biz şimdi buradaki bütün konutları süratle yapacağız. Sen de bu konutuna inşallah yerleşeceksin.’ Konutları yapıp, teslim ettikten sonra teslime gittim ve yanıma sokuldu, ‘Ben sizin o söylediğinize inanmıyordum.’ dedi. Sonra kulağıma eğildi, ‘Ben aslında CHP’liydim. Ama şimdi ne olur benim eve gel.’ dedi. ‘Ama şimdi yandaki eve söz verdik. Gideceğim eve sen de gel, ne hazırlamışsa yenge hanım onu da oraya getir.’ dedim.”
Deprem bölgesinde köy evlerinin süratle yapılıp teslim edildiğini hatırlatan Erdoğan, bu nedenle depremzedelerin de “Bunlar söz verdiği zaman yapar. Söz verdiği zaman yerine getirir. Traktörse traktör, konutsa konut.” dediğini aktardı.
Deprem sonrasında Hatay’daki Defne Hastanesini 3 ayda inşa edecekleri söylediklerini hatırlatan Erdoğan, “Hemen çıktı bir tanesi, ‘Neye göre yapıyorsun?’ dedi. Şimdi bunlar inşaat mühendisi veya müteahhit değil ki. Anlamaz bu işten. Bunlar yalan üzerine bir şey bina ediyorlar. Biz Kovid-19 döneminde İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda Profesör Doktor Murat Dilmener Hastanesini yaptık, 1006 odalı. Üç ayda biz orayı bitirdik.” ifadelerini kullandı.
Defne Hastanesinin yapımına ilişkin bilgi veren Erdoğan, hastanenin depreme sağlam şekilde inşa edildiğini vurguladı.
“Gençlerimizin teveccühü bizden ve Cumhur İttifakı’ndan yana oldu”
Yurt dışı oyları ve genç seçmenlere ilişkin soruyu cevaplayan Erdoğan, yurt dışında bir milyon 800 bine yakın oyun kullanıldığını, kendisine bir milyondan fazla oy verildiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gurbetçilerin 21 yıl içinde Türkiye’deki değişimi çok iyi anladığını, kendilerinin de 21 yılda attıkları adımlarla yurt dışındaki vatandaşları hiçbir zaman yalnız bırakmadıklarını anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bulundukları ülkelerde oy kullanma hakkından mavi karta, araçtan, askerliğe, emeklilikten diğer konulara birçok adımı onlar için attık. Yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığıyla mücadelede onların yanında olduk. Devletimizin gücünü onlara hissettirdik. Yurt dışındaki vatandaşlarımız da bütün bunları görerek, bilerek, inanarak 28 Mayıs’ta ben inanıyorum ki büyük bir katılımla sandığa gideceklerdir. Ben gitmelerini özellikle rica ediyorum çünkü onlara gerçekten çok güveniyorum.”
İlk turda elde edilen başarıda gençlerin çok büyük bir payının olduğunu ifade eden Erdoğan, “Kolay değil, 6 milyon genç oy kullandı. Gençlerimizin teveccühü bizden ve Cumhur İttifakı’ndan yana oldu. Siyasi hayatının tamamında gençlerle yol yürümüş bir siyasetçiyim. 30 yaştan 18 yaşa oy kullanma ve tüm bunlarla beraber özellikle seçme ve seçilmeyi 18’e indirme noktasında attığımız adımlarla gençlerimizi motive etmiş, onların önünü açmış bir siyasetçiyim.” diye konuştu.
“Kendi seçmenlerini dahi aldatmaktan utanmıyorlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonuçlarıyla ilgili spekülasyon yapıldığının belirtilmesi ve muhalefetin sonuçların aktarılmasına ilişkin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
“Bütün bunlar klasik CHP ve bay bay Kemal davranışıdır. Milleti aldatma çabalarına seçim gecesi bile ne yazık ki ara vermediler. Yalan söylemeden duramıyorlar. Bunları yalanı huy edinmiş bir yapı olarak değerlendiriyorum. Sabah yalan, akşam yalan. Bizim önde olduğunuzu bal gibi bildikleri halde Sayın Kılıçdaroğlu ve şürekası, ‘Öndeyiz, kazandık’ açıklamaları yaptılar. Kendi seçmenlerini dahi aldatmaktan utanmıyorlar. Gerçek neticeler ortaya konduğunda da yüzleri kızarmıyor. Gerek YSK gerekse Anadolu Ajansı görevini başarıyla yerine getirmiştir. Bunlar, kendi çapsızlıkların, beceriksizliklerine kılıf bulma çabalarıdır. Milletimiz bunlara gereken cevabı inşallah 28 Mayıs’ta bir kez daha verecektir. Ben buna inanıyorum.”
Bir soru üzerine Erdoğan, “Hep söyledim, yine söylüyorum, biz kazanınca bu ülkede kimse kaybetmeyecek. Bu iki kere iki dört.” mesajını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Meclis başkanlığı için aklında bir isim olup olmadığı da soruldu.
En yaşlı üye sıfatıyla MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile süreci geçireceklerini, bugün yaptıkları görüşmede de bunu konuştuklarını belirten Erdoğan, “Zaten hak onun. Hak da onun olduğuna göre inşallah hayırlısıyla bu adımı atmış oluruz. Devlet Bey’in o adeta devlet anlayışı içerisindeki suhuletiyle, sükunetiyle bu süreci atlatır ve Meclis başkanlığı seçimlerini de rahatlıkla inşallah geçirmiş oluruz.” diye konuştu.
“Kılıçdaroğlu, CHP seçmenine elbette bir açıklama yapacaktır”
“AK Parti’den kopan bazı isimlerin CHP listelerinden Meclise girmesi size ne hissettirdi? Sizinle hareket edebilirler mi? Bu tür beklentileriniz var mı?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, her şeyden önce bunların hiçbirini siyasi ahlak açısından doğru bulmadığını söyledi.
Erdoğan, “Artık bu bir yol ayrımıydı. Bu ayrım olmuştur ve bu iş bitmiştir. Öyle bir derdimiz de yok. Şimdi onlar tamamen CHP’nin kendi meselesidir. Şu anda oluşturdukları partilerin kendi iç meselesidir. Bizim buradaki şeyimiz öncelikle siyasi ahlak noktasında ortaya konulacak ferasettir. Bu ferasetle bu ülkeye faydalı olabiliriz. Aksi takdirde faydalı olamayız. Kılıçdaroğlu, bu konuda CHP seçmenine elbette bir açıklama da yapacaktır. Biz bunlarla ilgilenmiyoruz. Bu bizim işimiz değil. Biz kendi işimize bakıyoruz.” diye konuştu.
Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarıyla yol yürümeyi sürdürdüklerini, birlikte kararlı bir şekilde ülkeye nasıl hizmet edeceklerini bugün liderlerle yaptığı görüşmelerde de konuştuklarını aktaran Erdoğan, belirledikleri yol haritasıyla yüzüncü yılın adımlarını atacaklarını anlattı.
Erdoğan, “İttifaktaki partilerden kabinede yer almak isteyen var mı?” sorusuna ise “Bizim ittifakımız pazarlık esasına göre değil ilke birliğine göre şekillenir.” yanıtını verdi.
“Belki kendisi de hiçbir şeyi beklemeden kararını vermiş olur”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yayımladığı ve önündeki masaya vurarak “Buradayım.” ifadesini kullandığı görüntülerle kime mesaj verdiği sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
“Ben CHP’li olmadığıma göre mesaj bana değil. Onlara (CHP) veriyor mesajı. Tabii kaybetmenin sorumluluğunu hiçbir zaman Kılıçdaroğlu üzerine almaz. Masa arkadaşlarına laf söylemek yerine hıncını orada masadan alıyor. Kılıçdaroğlu koltuğunu kaybetme korkusu yaşayınca mutfaktan çıkıp makama geçmiş. Her seçimden sonra CHP’de biliyorsunuz karışıklık çıkması gelenektir. Kılıçdaroğlu şimdiden parti içindeki muhaliflere kendine göre gözdağı veriyor. Ama ben öyle görüyorum ki şu anda 28 Mayıs’tan sonrası önemli. Kılıçdaroğlu’na kendi partisi de 28 Mayıs’tan sonra gereken cevabı verecektir. Bütün bu saldırganlığın nedeni bunu hissetmiş olmasıdır. Her şey olabilir. Belki kendisi de hiçbir şeyi beklemeden kararını vermiş olur.”
Kamuoyu araştırma şirketlerinin seçim öncesi yayımladıkları anketlerde yanıldıkları hatırlatılan ve buna ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, “Bütün bu anketler görüldüğü gibi iflas etti. Sahte bir anket pazarı kuruldu. Esas anketi 14 Mayıs’ta milletim yaptı ama şimdi ikinci en güçlü anketi, nihai anketi 28 Mayıs’ta yine milletim yapacak. Milletimin yapacağı bu anketle de artık üzerinde tartışma, şu, bu yapılmayacak bir netice ortaya çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.
“CHP anketlerin, biz ise sandığın partisi olduk”
Siyasi hayatı boyunca anket araştırmalarına önem veren bir lider olduğu anımsatılan ve bu seçim öncesi sonuçlara yakın bir anket sunan olup olmadığı sorulan Erdoğan, 11 ilde yaşanan depremin anket çalışmalarını altüst ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu anketçiler de o pazardan nasibini almak için yalan da olsa, dolan da olsa her yere bir pazarlama yapmak suretiyle partileri şöyle koltukların altına alarak oradan maişetlerini temin etme yoluna gittiler. Ben arkadaşlarıma yine söyledim. Dedim, ‘Ben bunların hiçbirine inanmıyorum. Ben meydanlara inanıyorum. Meydanların dili benim için en önemli ankettir ve en iyi anketi millet sandıkta yapacak.’ demiştim. Milletimiz hizmet ve eser siyasetinin en iyi hakemidir. CHP, anketlerin partisi olmuştur. Biz ise sandığın partisi olduk. Biz, hakikatin tarafıyız, CHP ise yalanın tarafıdır.”
“Büyük Türkiye Yüzyılı bizim en büyük müjdemiz”
“İçinizden şu iş birinci turda bitseydi, 0,5 çok az bir oy dediğiniz oldu mu?” sorusu üzerine Erdoğan, “Doğru, geçmez olur mu? Ama balkondan ‘milletimin kararı başımın gözümün üstüne’ dedim.” cevabını verdi.
28 Mayıs’tan önce yeni bir müjde verip vermeyeceğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Benim vatandaşıma en büyük müjdem her zaman söylediğim gibi büyük Türkiye Yüzyılı. Bizim en büyük müjdemiz.” ifadesini kullandı.
Seçim beyannamesini bütünüyle hayata geçirmenin kendileri için en önemli adım olacağını dile getiren Erdoğan, “Bizim, Türkiye Yüzyılı’nı 85 milyon hep beraber inşa etme çağrımız var. İstiyoruz ki bu kutlu binada herkesin harcı olsun. Açıkladığımız bu seçim beyannamemiz var. Bunu halkımızla yazılı, görsel bütün bu medyalar vasıtasıyla paylaşıyoruz. Dolayısıyla burada gerek mesleğine, yapısına göre katkısı olabilecek çok insan var. Onun için tüm vatandaşlarımızın, bu vizyona katkı ve desteğini bekliyorum. Bu süreç içerisinde de onu yine gerek sizler vasıtasıyla gerek yazılı medya vasıtasıyla paylaşmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesini yaptı.
Oy verme işlemi sırasında önündeki kişiyle arasında geçen diyaloğun sorulması üzerine Erdoğan, gencin kendisine sırasını vermek istediğini ancak bunu kabul etmediğini belirtti.
Erdoğan, “Öyle şeyler var ki. Torunum yanımda, ben yanağını okşuyorum, hemen malum gazetelerden bir tanesi: ‘Çocuğun yanağına vurdu’. Bu çocuk benim torunum. ‘Dede, ben de geleyim mi?’ dedi. ‘Gel oğlum.’ dedim, onu da aldım yanıma. Orada yanağını okşuyorum, ‘çocuğun yanağını tokatladı’. Kimler olduğunu anlayın. Ondan sonra öğrenince benim torunum olduğunu, verdikleri başlık şu: ‘Erdoğan oy kullanmadan önce bir çocuğa tokat attı.’ Bu, dezenformasyon. Yalan işte bu düzeyde. Onun için biz bu yasayı çıkardık.” diye konuştu.
28 Mayıs seçimine ilişkin hangi “manşeti” atacağı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm seçmenlerin birinci turda olduğu gibi sandığa gitmesi gerektiğini belirtti ve “Atılabilecek başlık, onların sandıkları bu şekilde önemsemesiyle (Büyük Türkiye Zaferi İçin Herkes Sandığa).” dedi.