Çavuşoğlu: Hellim tescili konusunda dünyaya uyumlu olmak bakımından yapılması gereken çok şey var

0
51
Nazım Çavuşoğlu

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu Meclis Genel Kurulu’nda kendisine yöneltilen soruları cevaben yaptığı konuşmada, hellim tescili konusunda dünyaya uyumlu olmak bakımından yapılması gereken çok şey olduğunu kaydetti.

Hellimin tescilini selamlayan, ancak bunun “her şeyin olduğu bitti” anlamına gelmediğini ifade eden Bakan Çavuşoğlu, tescille ilgili konan bazı maddelerin siyasi zeminle ilgili olduğunu, ancak sorunların birlikte çözümlenebileceğini kaydetti.

Maliyetler ve girdilerin de gündeme geldiğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, TÜK’ün kendisine verilen görev, yetki ve sorumluluklarını hükümetlerden aldığı talimatlarla yerine getirdiğini, TÜK’ün yılda 15 ve 18 milyon faiz gideri olduğunu, dolayısıyla ne satıp, ne kazanacağını sordu.

TÜK’ün kurtarılması ile ilgili yaptığı bir takım çalışmalar olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, TÜK’ün en ekonomik yerden değil de, bulabildiği yerden borçlanarak finansal ihtiyaçlarını karşıladığını, TÜK’ün  kayıp ve kaçaklarının denetlenemediğini aktardı.

2008 yılında alınan arpa parasına da değinen Bakan Çavuşoğlu, bu borçların TC tarafından ödendiğini ve silindiğini kaydetti.

Bakan Çavuşoğlu, “Gerçek şu ki, TÜK’e ihtiyacımız var, onun daha iyi olması için çalışmalıyız. Dönem dönem yanlış işler yapıldı. Kayıp kaçaklar takip edilmedi. Ancak bundan sonra bunların önüne geçmek için çalışmalıyız” dedi.

Haziran 2022’ye kadar Türkiye’deki üreticilere satılan fiyattan buradaki üreticiye de satılacağını anlatan Bakan Nazım Çavuşoğlu, bununla birlikte stok maliyetinden kurtulunacağını kaydetti.

Orman arazileri konusunun takibinde olduğuna değinen Bakan Çavuşoğlu, konuyu yakından izlediğini, vatandaşın mağdur olmayacağı şekilde çalışmaların dengede yürütüleceğini söyledi.

Çavuşoğlu, yangın helikopterinin 1 Mayıs’tan itibaren ülkede konuşlandırılmış olacağını da belirtti.

Bakan Çavuşoğlu, 530 ton civarında bir sütün olduğunu, bunun önümüzdeki hafta 550 ton civarında olacağını, hayvancıyı üzmek istemediklerini, arz talep ilişkisi göz önünde bulundurularak, kontrolsüz büyümenin önlenmesi için borsayı yüzde yüze çıkarttıklarını anlattı.

İşletme verimliliklerinin bundan sonra çok önemli olacağını  vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, borsanın getirileri hakkında bilgiler verdi.

Bakan Çavuşoğlu, sütü değerlendirmek amacıyla çalışmaların devam ettiğini, dünyadan kopuk olarak gelinen noktanın iyileştirilmesi ve dünyayla uyumlu hale getirilmesi için gerekli çalışmaların sürdürüldüğünü kaydetti.

HP Milletvekili Tolga Atakan, Ulaştırma alanında yarım bırakılan çalışmalar hakkında konuşma yaptı.

Trafikte yaşanan sıkıntılara değinerek, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay’ın geçtiğimiz günlerde alkollü bir sürücünün karıştığı trafik kazası sonrasında, ehliyetini iptal ettirmesini takdirle karşıladığını belirterek, Canaltay’a teşekkür etti.

Trafik konusunda yasal düzenlemeler yapılması gerekliliğine işaret eden Atakan, ülkenin araç muayene sisteminin de çağdaş bir yapıya kavuşturulması gerektiğine değindi.

Atakan, araç muayene sisteminin Polis Genel Müdürlüğü uhdesinden çıkarılması gerektiğini, bu konuda kendi bakanlığı döneminde  bir takım adımlar atıldığını, bunun bir an önce sonuçlandırılması gerektiğini kaydetti.

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, “pandeminde hem sağlığı, hem de ekonomiyi korumak gerekir” konulu konuşmasında, Genel Kurul’da hükümetten sadece Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun bulunmasını eleştirerek, bunun bu ülke için bir ayıp olduğunu savundu.

“Bir hükümet düşünün ki meclise uğramayı düşünmüyor” diyen İncirli, hükümetin muhalefetin sorularını cevaplama yeteneği ve bilgisinde olmadığını ileri sürdü.

Hekimlerin 5 Nisan’dan beri yaptığı eylemlere değinen İncirli,  hekimlerin Sağlık Bakanlığı ile diyalog kuramadıkları gerekçesiyle eylem yaptıklarını, Sağlık Bakanlığı’nın buna kayıtsız kalmasına ise bir türlü anlam veremediğini kaydetti.

Sağlık Bakanlığı’nı sendikayla diyalog kurmaya çağıran İncirli, sorunların üstünü örtmekle, sorunların üstesinde gelinemeyeceğini söyledi.

“Bu vurdumduymazlıkla pandemi yönetilemez” diyen İncirli, 8 aydır sağlık çalışanlarının ek mesailerinin ödenmediğini, bu insanların gecelerini gündüzlerine kattıklarını, insanlar ölmesin diye tutulan nöbetlerin karşılığının ödenmediğini vurguladı.

36 saat hastanede kalması gereken sağlık çalışanlarına yemek verilmemesini de eleştiren İncirli, bunun halka karşı yapılan bir hakaret olduğunu söyledi.

Hızlı antijen testleri konusunda da çok geç kalındığını, okulların açılamamasının da en önemli sebebinin hızlı antijen testlerinin yapılamaması olduğunu vurgulayan İncirli, aşılama konusunda da eleştirilerde bulundu.

Ülkedeki yatak sayısının bir an önce çoğaltılması gerektiğini pandeminin 2022’ye kadar uzayacağı ifade eden İncirli, Girne Hastanesi’nin bir an önce tamamlanması gerektiğini vurguladı.

Profesyonel sporla ilgili bir neslin kaybedildiğini, sporla ilgili de bir an önce yapılması gereken çalışmalar olduğunu ifade eden İncirli, tedbirler ve iyi bir yönetimle sporla ilgili çalışmaların tamamlanması gerektiğini kaydetti.

İncirli, “Bu hükümet ülkeye pandemiden daha çok zarar veriyor, hükümetin yarattığı siyasi krizin çaresi seçimdir” dedi.

CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe de, toplum olarak çok sıkıntılı günlerden geçildiğine işaret ederek,  ülkeyi yönetenlerin halkı kaale almadığını savundu ve bakanının Gebel Kurul’da bulunmamasını eleştirdi.

Özdenefe, Meclis iç tüzüğünün 67. Maddesine göre hükümetin her oturumda bulunması gerektiğini, hükümetin Genel Kurul’a çağrılmasını talep ederek, hükümet üyelerinin  Genel Kurul’a gelmemesi halinde kendisinin kürsüden inmeyeceğini kaydetti.

Haftalardır Sağlık Bakanı Ünal Üstel’in meclise gelmemesini eleştirdi.

HP Milletvekili Tolga Atakan, Meclisin denetim günlerinde güncel konuşmaların yapılacağı listelerin milletvekillerine gönderildiğini, konuşmaların yapılacağı günlerde ilgili bakanların mecliste olmamasının da  saygısızlık olduğunu söyledi.

CTP Milletvekili Fikri Toros da, kayıt dışılık ile ilgili yaptığı konuşmada, ülkede işsizlik oranın arttığına işaret ederek, ekonomide ciddi daralma ve bütçe açıkları yaşandığını kaydetti.

Siyasi istikrarsızlığın, yatırımcıları korkuttuğuna dikkat çeken Toros, ekonominin büyümesinde istikrarlı bir siyasi yapının önemine değindi.

Ülkede yabancı sermaye desteğine ihtiyaç olduğuna işaret eden Toros, siyasi istikrarsızlık ve otorite boşluğun sonuçlarından birinin de kayıt dışı ekonomi olduğunu söyledi.

Toros, “ülkede İstikrar kalkınmayı, demokrasi de kalkınmayı sağlayacaktır” dedi.

CTP Milletvekili Asım Akansoy da son siyasi gelişmeler konusunda  söz aldığını ancak Kıbrıs sorunu hakkında konuşacağını ifade ederek, 26-27 Nisan’da Cenevre’de gerçekleştirilecek görüşmelerin, Kıbrıs açısından büyük belirsizlikler içerdiğini kaydetti.

Akansoy, Dışişleri Bakanı’ndan milletvekillerine bir tutanak gönderilmemesini eleştirerek, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Cuma günü Meclis’e gelip bilgi verip vermeyeceğini sordu.

Arada söz alan Meclis Başkanı Önder Sennaroğlu,  Pandeminden dolayı  Cumhurbaşkanı Tatar’ın Meclis gelemeyebileceğini ancak Cenevre öncesinde parti başkanları ile görüşeceğini ve Cenevre’ye giderken parti başkanları ile gideceğini ve dönüşte de Meclisi bilgilendireceğini aktardı.

Akansoy, Cenevre’ye gidilecek olmasının çok önemli olduğunu ve pandemiden bu yana BM Genel Sekreterinin ilk kez uluslararası bir toplantı düzenleyeceğini vurgulayarak, bu toplantıda Doğu Akdeniz’deki yeni düzenin sorgulanacağını kaydetti.

Cenevre’de ne tür bir tutum takınılacağını bilinmemesinin ciddi bir sıkıntı olduğunu ifade eden Akansoy, Cumhurbaşkanı Tatar ve heyetinin nasıl bir söylemle Kıbrıslı Türklerin geleceğini aktaracağını bilmek istediklerini belirtti.

Bugün kadar gerçekleştirilen müzakerelerde varılan mutabakatlar hakkında bilgiler veren Akansoy, bugüne kadar hiçbir mutabakata varılamadı gibi yaklaşımların kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Akansoy, Cumhurbaşkanı Tatar’a, “Cenevre toplantısı öncesi siyasi partilerle bir ortak akıl geliştirme düşüncesi içinde olacak mı?” diye sordu.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da eleştirilere cevaben yaptığı konuşmada, “Ne siz bizi, ne de biz sizi ikna edebileceğiz, keşke şimdi değil, keşke yıllar öncesinde Kıbrıs konusunun partiler üstü bir hale getirilmesi başarısını yakalayabilseydik” dedi.

“Bizim talep ettiğimiz en doğal hakkımızdır, bir anlaşmaya gidilecekse bu devletin varlığı ile gidilmesi noktasındadır” diyen Ertuğruloğlu, bir imza atılacaksa, imza yerinde Kıbrıs Türk toplumu adına yazmaması gerektiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, Rumların hak etmedikleri “Kıbrıs Cumhuriyeti” sıfatını kullanmaları, haksız AB üyeliği,  Kıbrıs Türklerine haksız izolasyon kullanmaları gerçeklerinin asıl Kıbrıs sorunu olduğunu, kendilerinin ise bunların yapılmasını kabul etmediklerini söyledi.

Sözde toplumlararası görüşmeler denilerek, Kıbrıs Türkünü uyutarak 50 küsur sene görüşmeler yapıldığını, asılında federasyon görüşülür gibi  yapılarak, hiç görüşülmediğini vurgulayan Bakan Ertuğruloğlu, “Dolayısıyla birbirimizi kırmanın, hırpalamanın hiçbir anlamı yoktur” dedi.

“Bir anlaşma olsa bile, Biz Rumlarla anlaştık zannederek, kendi kendimizle mücadele edeceğimizi, dolayısıyla Rumların bundan yine kazanç sağlayacağını” ifade eden Bakan Ertuğruloğlu, egemenlik söyleminin bugüne kadar hep isitismar edildiğini söyledi.

Devletin varlığını ve halkın egemen eşitliğini savunmanın hiçbir yanlış tarafı olmadığını dile getiren Bakan Ertuğruloğlu, bir uzlaşı olabilseydi bugüne kadar olacağını, bunu bozanın her zaman Rum tarafı olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, bu kadar tecrübeden sonra Rumlarla yeni bir ortaklığa girilecekse, Rumların 1960 ortaklığında yaptıklarını yapamaması, 1963’ten sonra Kıbrıs Türklerinin yaşadıklarını bir daha yaşamasının önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile söylemlerinde nüans farklılıkları olabileceğini ancak özünün aynı olduğunu dile getirdi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz