KKTC-Türkiye boru hattı denklem değiştirir

0
66
Su hayattır

Türkiye ile KKTC arasında var olan tarihsel bağ ve stratejik iş birliği özellikle Ada’daki seçimlerin ardından daha farklı bir seviyeye yükseldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı Maraş ziyaretinde açıkladığı kimi projeler bu ilişkinin daha da gelişeceğini göstermekle kalmadı, aynı zamanda yeni bir dönemin de ipucu olarak algılandı.

KKTC’nin kuruluşunun 37. yıl dönümü vesilesiyle bölgeyi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce konuşulan ancak fiilen uygulanması konusunda soru işaretleri olan ‘doğal gaz’ konusuna da açıklık getirdi.

“Şimdi ise yine denizin altından doğal gaz çalışması, kablo ile elektrik enerjisi getirme çalışmalarımızı da ayrıca sürdürüyoruz” diyen Erdoğan’ın bu açıklaması enerji sektöründe son derece kritik bir adım olarak kabul edildi.

Türkiye pozisyonunu güçlendiriyor

Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener’e göre bu açıklamaların sadece doğal gaz değil su ve elektrik boyutu da son derece stratejik.

“Bir adada yaşıyorsanız, öncelikli olarak ihtiyaç duyacağınız kaynaklar tatlı su ve elektriktir” diyen Akyener, Kıbrıs’ın bu minvalde ilgili kaynaklara yeterince sahip olmayan, dolayısıyla su ve elektriğin bir hayli pahalı olduğu bir ada olduğunu hatırlattı.

Bilindiği üzere Ada’da içme suyunun kullanılması son derece maliyetli. Bölgede elektrik üretimi için de fueloil ve gazoil yakılan sistemler kullanıldığına işaret eden Oğuzhan Akyener, bu nedenle iki kalemin de ada halkı için bir hayli pahalı olduğunu vurguladı.

Oğuzhan Akyener, Türkiye’nin inşa ettiği tatlı su boru hattı ile KKTC’ye sunduğu imkanın, adada hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin pozisyonunu daha da güçlendirdiğini söyledi.

Yeni bir kalkınma hamlesi görebiliriz

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elektrik ve doğal gaz konusundaki çalışmalara ilişkin demecini nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz TESPAM Başkanı, şu yanıtı verdi:

“Türkiye, hem KKTC vatandaşlarına hem de Rum kökenli adalılara Türkiye ile entegrasyonun ne derece önemli ve faydalı olduğunu göstermiş olacak bu adımla.

Diğer yandan elektrik, su ve doğal gaz sıkıntısından kurtulan bir KKTC’de yeni yatırım imkanları, kalkınma ve işsizlikle mücadele anlamında olumlu adımlar gerçekleştirilmesi gayet mümkün bir hale gelir. Öte yandan bu hamle Türkiye’nin de elini hem Doğu Akdeniz / Kıbrıs müzakerelerinde güçlendirecek, hem de bu yeni projelerle uzun vadeli yeni fırsatlara yeşil ışık yakılabilecek bir konuma ulaşabilir.

Şöyle ki; ilk adımda inşa edilecek elektrik ve doğal gaz hatları tüm Kıbrıs’ın ihtiyacını karşılayabilecek kapasite ve boyutlarda olacaktır. Fakat sonraki olası adımlar için, hem elektrik hem de doğal gaz hatlarının yeni paralel hatlarla kapasitelerinin artırılabilmesi söz konusu olabilir. Bu da gelecekte alternatif ticaret imkanlarının oluşmasına zemin hazırlar.”

Güzergahı çalışılmış, kara bağlantısı hazır bir hat olacak

Oğuzhan Akyener’in üzerinde durduğu bir diğer nokta Doğu Akdeniz’de bulunan ve bulunması muhtemel doğal gaz rezervlerinin KKTC üzerinden Türkiye’ye ve oradan da Avrupa’ya ulaşması senaryosu oldu.

Akyener’e göre ilk etapta kurulacak boru hattı KKTC vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılama ve muhtemelen adanın güneyindeki Rumlara da stratejik olarak ihraç etme gibi gayeler üzerine kurgulanabilecek hacimler dikkate alınarak inşa edilecek.

“Fakat bu hamlenin ardından gelecek adımda, zaten güzergahı çalışılmış, kara bağlantıları yapılmış bir doğal gaz hattına sahip olunacak” diyen Akyener, “Bu da yeni paralel hatların çok daha düşük maliyetlerle inşa edilmesi ve bu kapsamda Doğu Akdeniz’deki olası kaynakların ada üzerinden Türkiye’ye naklinin önünü açar. Bu penceren bakınca söz konusu hattın Türkiye’nin elini orta vadede de güçlendirmiş olacağı sonucuna varırız. Böyle bir hattın ve ticaretin sevkiyatı, bölgedeki uluslararası yatırımcıların ve Rum halkının da Türkiye’ye daha farklı bir perspektiften bakmalarına ve yaklaşmalarına imkan sağlayabilir” ifadesini kullandı.

İsrail ile Lübnan kartı masaya gelebilir

Bu noktada merak ettiğimiz bir diğer süreç ise İsrail’in bulduğu doğal gazın önce KKTC’ye oradan da Türkiye’ye gelip Avrupa’ya bu güzergahtan satılma ihtimali… Bu sorumuza Akyener, şu yanıtı verdi:

“İsrail’deki Leviathan sahasının ikinci fazının üretime alınabilmesi ve mevcut arama bloklarına müşteri bulunabilmesi için tek ihtiyaç duyulan ekonomik olarak erişilebilen bir market. Öte yandan siyasi ihtilaflar göz ardı edildiğinde, Kıbrıs’ın güneyinde keşfedilen Afrodit, Glaucus ve Kalypso gibi yapıların da geliştirilerek üretime alınması için de aynı şartların oluşması gerekiyor. İlgili kaynakların LNG opsiyonuyla sevki ekonomik değil…

Bununla birlikte East Med boru hattı projesi de, maliyetler, tarifeler, hedef market fiyatları, market talep kapasitesi ve ekonomiklik anlamında yapılabilirliği olan bir iddia değildir. Bunlara ek olarak, Türk MEB alanından böyle bir hattı, zararına dahi olsa inşa etmek de hiç makul bir girişim olmaz.

Bu durumda ilgili kaynakların geliştirilmesi için tek rota mevcut koşullar altında Türkiye’dir. Uygun siyasi ortamın olması durumunda Ankara bu minvalde bir iş birliğini başlatabilir. Bunun uzun vadeli bir adım olduğu unutulmamalı. İsrail’e ek olarak Türkiye bu kapsamda ciddi kaynak potansiyeli olan ve deniz alanlarında keşifler beklenilen Lübnan ile daha şimdiden bu minvalde müzakereler yürütebilecektir.

Özetle Türkiye adaya uzattığı bu stratejik kaynakları barındıran eliyle, sadece KKTC’nin mevcudiyetini değil, tüm Doğu Akdeniz’deki Türk varlığını da daha sağlam bir şekilde perçinlerken, bölgede enerjinin çatışmadan ziyade bir diplomasi ve barış aracı olarak kullanılması için zemin oluşturabilecek.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz