Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nun bugünkü toplantısında, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümetin durumu konuşuldu.
Muhalefet partileri Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, bir milletvekiline hükümete kurma görevi vermesi yönünde çağrı yaptı, Başbakan olmadığından Bakanlar Kurulu’nun da olmadığını, burada herhangi bir karar üretilemeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin de konuşulduğu Genel Kurulda, seçim döneminde ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı söylemler kullanıldığı da ifade edildi.
TDP adına, seçimlerin araştırılması için Meclise önerge verileceği de açıklandı.
Konuşmalara geçilmeden önce Genel Kurulda bilgiye ve onaya sunuşlara yer verildi. Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulu’nun kararları Genel Kurulda okundu. Buna göre, Danışma Kurulu’nun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na denk gelen birleşimin 2 Kasım’da yasama ve denetim gündemiyle yapılması kararı oy birliğiyle kabul edildi.
Kıb-Tek’teki ihalelerde usulsüz yapılıp yapılmadığına ilişkin Meclis Araştırma Komitesi’ne çalışmalarını tamamlaması için 3 aylık ek süre verilmesine ilişkin tezkere de milletvekillerinin onayına sunuldu. Tezkere oy birliği ile kabul edildi.
Genel Kurul’da, 7 Ocak 2018’deki seçimde Lefkoşa UBP milletvekili olarak seçilen, 18 Ekim’de de Cumhurbaşkanlığına seçilen Ersin Tatar’ın tercih hakkını Cumhurbaşkanlığı’ndan yana yaptığına dair tezkere okutulup bilgiye sunuldu.
Daha sonra Genel Kurulda, 62 madde tahtında konuşmalar yapıldı.
İlk sözü TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili konuşan Özyiğit, 5’inci Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ı tebrik etti, “Gönül arzu ederdi ki şaibesiz, halkın iradesinin gerçek anlamada sandığa yansıması ile seçilsin, dayatmalarla, her türlü müdahaleyle, bir yerde atamayla seçilmesin” dedi.
KKTC’nin ebediyen yaşayacağının söylendiğini ama buradaki insanlara güvenilmediğini savunan Özyiğit, “Burada yaşayanların alacakları karar hiçe sayıldı ve her türlü müdahale… Karşı taraftaki bina sanki büyükelçilik değil, valilik konağı… Sonra da bağımsız, egemen KKTC diye nutuklar atıyoruz. Karşı taraf da bizim egemenliğimizi tanısın diyoruz. Kıbrıs’ın kuzeyindeki coğrafyada ne kadar egemeniz, kararları ne kadar kendimiz alıp kendimiz uygulayabiliyoruz… Kurumlarımızı ne kadar kendimiz yönetebiliyoruz. Halkın gerçek iradesine ne kadar saygı duyuyoruz ve duyulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Özyiğit, “Seçim sürecinin araştırılması için meclise önerge vereceğiz” açıklamasında bulundu.
Cemal Özyiğit, bu önergeyi tek başına verme düşüncesinde olmadıklarını, dileyenlerin buna destek verebileceğini belirtti.
Özyiğit, ülkeye üç günlüğüne geleceklerin karantinaya girmemesi kararını da eleştirerek, bu kararların siyaseten değil, bilimsel olarak verilmesi gerektiğini söyledi, “Hangi dayanaklar çerçevesinde bu karar alındı. Yoksa bu seçimdeki desteğin karşılığı mı?” ifadelerine yer verdi.
Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun 3,5 milyarlık açık olduğunu söylediğini belirten Özyiğit, 117 milyon TL’nin Türkiye’den gelip gelmediğini, bunun nasıl harcandığını sordu.
Hükümet boşluğu konusunda da konuşan Özyiğit, “Başbakan kim? Başbakana vekalet eden biri var mı? Hükümet var mı? Sayın Tatar’ın görevi devralmazdan önce hükümetten birine vekalet vermesi gerekiyordu. Etik değerler, Anayasa, yasalar hak getire… Bu ülke nasıl yönetiliyor, açık ve net ortada” dedi.
Özyiğit, TDP olarak kalıcı bir çözüm, laik, demokratik bir düzende insanca yaşamak için, kendi ayakları üzerinde duracak ekonomik yapının oluşturulması, Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarını yönetmesi için mücadeleye kararlı olduklarını vurguladı.
DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, Cumhurbaşkanlığına seçilen Ersin Tatar’ı da, bu görevi Tatar’a devreden Mustafa Akıncı’yı da başarı diledi.
Ataoğlu, seçim sürecinde bazı ayrıştırıcı söylemler de kullanıldığını belirterek, “Bu söylemlerin sona ermesi gerek. Seçimin bitmiş olduğunu kabul etmek; birlik, beraberlik içinde halka nasıl hizmet verebileceğimize bakmamız gerek” dedi.
Hükümet boşluğuna da işaret eden Ataoğlu, kısa dönemde hükümetin kurulmasını temenni etti, hükümet modeli hangisi olursa olsun, yaralara merhem olmasını diledi.
Ataoğlu, “Sağlıkta, ekonomide, eğitimde, turizmde, inşaatta, birçok sektörde sıkıntılar var. Birlik beraberlik içinde bu sorunların çözümüne odaklanmalıyız. Herkes elini taşın altına koymalı” dedi.
Anayasa referandumuna değinen Ataoğlu, yargının iyileşmesine katkı koymaya çalıştıklarını ancak referandumla ilgili çalışma yapılmadığını, “bazı arkadaşların” aksi karar çıkması için uğraştığını söyledi.
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, koronavirüs nedeniyle 28 günlük karantina dönemi geçirdiğini anımsatarak, “Onunla ilgili hala kafamda soru işaretleri var. Önümüzdeki süreçte sağlık sistemimizde olup bitenlerle ilgili araştırma yapılmasında fayda var diye düşünüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarıyla ilgili konuşan Arıklı, “Çok şeyler yaşandı, çok kalpler kırıldı, büyük üzüntüler de yaşadık. Özellikle seçimden sonra ortaya çıkan değerlendirmeler, yanlı tavır ve yaklaşımlar kanayan yarayı daha da büyüttü. Siyasi partilerin ve milletvekillerin bu yarayı kangrene dönmeden önlemesinde fayda var, birleştirici bir üslup kullanmalıyız. Topluma seçimi geride bıraktığımızı anlatmalıyız. İki taraf arasındaki holiganların kullandığı üslup da gerginliği tırmandırıyor” şeklinde konuştu.
Seçim gecesi bir gazetecinin kullandığı cümleleri kürsüden okuyan Arıklı, “Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil” dedi, Mustafa Akıncı’ya 2015’te İskele’den çıkan oy oranına değindi.
Arıklı, “Oylar satıldı, bir yerlerden gelen insanlar telkinde bulundu demek çok yanlış. Hiç mi özeleştiri yapılmıyor… Toplumun tansiyonu düşürülmeli. Meclisin bu konuda ortaya tavır koyması, örnek olması gerek ” dedi.
İnsanların bu süreçte kutuplaştırıldığını belirten, bunu eleştiren Arıklı, “seçimi kabullenmiyoruz” açıklamalarını eleştirdi.
Arıklı, “Sizin benimsediğiniz adayların lehine yapılan müdahaleler yapıldığında alkışlıyordunuz, Annan Planı’nda Türkiye’nin bütün kurumları sahadaydı, evet denmesi için var gücüyle uğraşıyordu o zaman iyiydi… Sayın Talat’ın seçilmesinde müdahale yok muydu? O zaman da buna karşı çıkmıştım. Gelin diğer müdahaleleri de araştıralım. Hepsini araştıracaksak varım… ” şeklinde konuştu.
Arıklı’nın bu açıklamasına CTP milletvekili Asım Akansoy yerinden tepki gösterdi, “Sayın Talat’ın seçilmesinde ev ev gezilmedi, para dağıtılmadı. Sadece uzman desteği aldık, Allah aşkına yapmayın Sayın Arıklı” dedi.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da söz aldı.
Erhürman, “Çok ilginç günlerden geçtik, geçiyoruz. İlginçlik, enteresanlık bitmedi. Aynı enteresanlıkla yolumuza devam ediyoruz” dedi.
Erhürman, HP hükümetten çekildikten sonra Başbakan’ın, Cumhurbaşkanına istifasını sunması gerektiğini, bunu yapmadığını söyledi.
Bunu seçim öncesinde de sonrasında da dile getirdiklerini belirten Erhürman, “Bu hamle, devlet makamlarında boşluk yaratmayacaktı. Neden korktuklarını hala anlamış değilim. Ben yaparım olur zihniyetiniz var ama bu memleket sizden ibaret değil…” şeklinde konuştu.
Erhürman, salı günü, mecliste bir toplantı yaptıklarını, bu toplantıda Ersin Tatar’a “Hukuku zorlamayın, Cumhurbaşkanlığına gitmeden bir bakana, etik ilke gereği Başbakan Yardımcısına vekaleti bırakın, aksi takdirde Bakanlar Kurulu yok hükmünde olacak” dediğini de aktardı.
İnatla bunun da yapılmadığını belirten Erhürman, “Sonrasında tuhaf tuhaf açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kuruluna başkanlık edecek dendi, Cumhurbaşkanının bakanlar kuruluna başkanlık etmesi başka bir şeydir, bakanlar kurulunun kendinin başkanı olması başka bir şeydir. Bakanlar Kurulunun başkanı olmaksızın bakanlar kurulu zaten ortada yoktur ki Cumhurbaşkanı gelip buraya başkanlık etsin… Bu işler maskaralığa dönüştü. Devlet ciddiyetine uyulmuyor. Ana muhalefet sorumluluktan perişan oldu, karşımızda sorumluluğun s’sinden haberi olmayan birileri var. Artık yetti” dedi.
UBP kurultayına işaret eden Erhürman, kurultay bitmezse, ikinci tura kalırsa ve bu iki hafta bakanlar kurulu kararı gerekirse ne yapılacağını sordu, pandeminin devam ettiğini, yerel vakaların arttığını, ekonominin kötüye gittiğini söyledi.
Erhürman, “Bu ortamda, Bakanlar Kurulu toplantı yapıp, karar alamaz… eğer bunu yaparsanız bilin ki tavrımız değişecek… Sabrımızı tükettiniz. Bizden günah gitti” dedi.
TC kökenli seçmenlerin kutuplaştırılması konusunda rahatsızlık duyduğunu, bunun karşısında olduğunu belirten Erhürman, “Seçime ramak kala Maraş’ın ziyarete açılması, Futbol Federasyonunun haberi dahi olmaksızın kulüplere malzeme dağıtılması, 10 bin kişiye 2 bin TL yardım yapılması, ki biz ilk günden beri bu yardım yapılsın diyoruz… ama seçime bir gün kala, gözümüze soka soka… cari bütçe açığı için imzalanan protokol varken, 117 milyon zaten doğallığında gelmesi gerekirken seçime ramak kala hepsi oluyorsa… Geçmişte de oldu demek…Hata hatayı hiçbir şekilde meşrulaştırmaz. Kötü emsaller varsa bunlar emsal olmaz. Kimse kötü emsalleri meşrulaştıramaz. Bu açıktır. Açık olanı konuşalım”şeklinde konuştu.
Ersin Tatar’ın “iki devlet” açıklamasını eleştiren Erhürman, “Bunun, mülkiyet, toprak, iki bölgelilik konusuna yansımalarıyla ilgili ne konuştunuz, ne çalıştınız da bunları söylüyorsunuz” diye sordu.
Erhürman, “Yüzde 52 bütün halkı mı temsil ediyor, bu şekilde mi kucaklayıcı olacaksınız? Seçim bittiği günden itibaren gene bölme, parçalama. Bu halkı bölerek yönetmenize izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
HP milletvekili Jale Refik Rogers, UBP-HP hükümetinin 1 Haziran 2019’da Meclisten güvenoyu aldığını, 7 Ekim’de HP’nin hükümetten çekildiğini söyledi.
Rogers, “Kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılıyor. Hükümetin koalisyon ortağı çekildiğinde hükümet düşer, hükümetin Başbakanı istifasını Cumhurbaşkanına sunar. Bunu kendisine de söyledik. Hükümetin istifası ısrarla sunulmadı. Bakanlar Kurulu şu anda yok. Bunun tekrar tekrar konuşulması üzüntü verici” dedi.
Rogers, ekonomi, sağlık gibi birçok konuda sorun olduğunu, Meclisin işinin çok olduğunu ancak hukuken yapılması gerekenlerin yapılmadığı için bunların konuşulduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini birine vermesi gerektiğini belirten Jale Refik Rogers, Kıb-Tek müdürünün görevden aldığını anımsatarak, “Israrla hükümet varmış gibi görüntü vermek yanlış. Buna son vermek gerek” dedi.
Jale Refik Rogers, kutuplaştırmaya yönelik siyaset yapılmasını eleştirdi, “Bu ülkenin ciddi sorunları var. Birlik beraberliğe önem vermeliyiz. Bunu, teamülleri yıkarak yapamayız” şeklinde konuştu.
UBP Grup Başkanı Özdemir Berova da genel kurulda söz aldı.
Berova, seçimi değerlendirdi, Özyiğit’in bu konudaki açıklamasını “talihsiz” olarak nitelendirdi.
Özdemir Berova, “Sayın Tatar, halkın iradesiyle bu makama seçildi ve hepimizin Cumhurbaşkanıdır” dedi.
Berova, cumartesi parti kurultayını yapacaklarını, yeni genel başkanı seçeceklerini, “ülkenin en büyük ve güçlü partisi” olan UBP’nin yeni bir hükümet oluşabilir mi konusunu gündeme getireceğini söyledi.
Berova, hükümet modeli ortaya konmazsa seçime gidileceğini belirtti.
Özdemir Berova, “Zor ve önemli bir dönemece girildi. UBP, tecrübesiyle, sorumluk bilinciyle hareket edecek, ülkenin ilerlemesi, kalkınması için üzerine düşen görevi yapacak” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, yerinden söz aldı.
HP’nin, hükümetten çekilme kararı aldığını ve bu kararın net olduğunu vurgulayan Özersay, Başbakan’ın Cumhurbaşkanı’na istifasını sunmayarak devlet geleneğini göz ardı ettiğini söyledi.
Özersay, telefon açarak Ersin Tatar’ın Başbakanlık görevine devam ederken, birine vekalet vermesi gerektiğini ifade ettiğini aktardı, “Telefon açtım, ‘ille bana vekalet vermenize gerek yok, partinizden birine veriniz’ dedim, buna rağmen Sayın Tatar vekalet vermedi. Devlette boşluk oluştu” dedi.
Başbakan olmadığından, Bakanlar Kurulu’nun da olamayacağını belirten Özersay, “Hukukun gereği neyse biz onu yapacağız. UBP’de seçim olması Tatar’ın meselesi değil. Sayın Tatar’ın bir an önce hükümeti kurma görevini birine vermesi gerek” şeklinde konuştu.
Özersay, “biz yeni hükümet kurulana ve bakanlıkları devredene kadar, cari görevler dışındaki görevleri yapacak değiliz” dedi.
Öte yandan Özersay, Kıb-Tek müdürünün görevden alınması, buraya yeni bir müdür atanması konusunda da konuşarak, bunun “son derece yanlış, hukuksuz ve siyasi etiğe aykırı” olduğunu; bu makama, hakkında cezai ve disiplin soruşturması olan birinin atandığını söyledi, yeni hükümet kuruluna kadar herkesin bu konuyu hassasiyetle takip etmesini istedi.
Konuşmaların ardından Dilekçe ve Ombudsman Komitesi’nin gündemindeki raporlar milletvekillerinin bilgisine getirildi. Raporları, Komite Başkanı Resmiye Canaltay okudu ve meclis bugünkü çalışmalarını tamamladı.
Genel Kurulun gelecek birleşimi 2 Kasım’da saat 10.00’da olacak, yasama ve denetim faaliyetleri aynı gün gerçekleştirilecek.